27 Eylül 2010 Pazartesi

Medya Günü

Bugün takımın medyaya tanıtımı yapılacak ve yarın da hazırlık kampı başlıyor. Ardından da hazırlık maçları seyredecek. Yeni sezon yavaş yavaş yaklaşıyor, biraz daha sabır sadece.

Steve Novak ve Hazırlık Kampı

Tim Thomas'ın takımdan tekrardan ayrılması ile beraber gelmesi olası ve mantıklı olan isimleri yazmıştım daha önce. Aynen dediğim gibi Dirk Nowitzki stilinde bir 4 numara olan Steve Novak ile kontrat imzalandı fakat şu an için detayları hakkında bir açıklama gelmedi klüpten. 

Ayrıca, hazırlık kampı süreci de başlıyor. Takımın kamp kadrosu açıklanmış durumda. 14 kişilik garanti kontrata sahip oyuncusu var Dallas Mavericks'in ve 1 oyuncu daha eklenecek bu kadroya. Hazırlık kampına, Brian Cardinal, Adam Haluska ve Dee Brown davet edilmiş. Bu 3 oyuncu, Mavericks'in 15. ve son parçası olabilmek için hazırlık kampında ter dökecekler. 

24 Eylül 2010 Cuma

Oyuncuları Tanıyalım: Brendan Haywood

Şu ana kadar, Dallas Mavericks tarihinde gerçekten pivot pozisyonuna yakışan belki de tek oyuncu Brendan Haywood. Calvin Booth, Shawn Bradley, Raef LaFrentz gibi enteresan pivotların yolu düşse de Dallas Mavericks'e, bu pozisyona en fit isim Haywood'dur büyük ihtimal. Brendan Haywood, 1979, New York doğumlu. Kolej kariyeri, Antawn Jamison, Vince Carter ile aynı dönemde, nice yıldızlar yetiştirmiş North Carolina Üniversitesi'nde geçti.

Haywood'un, NBA standartlarında vasatın üzerinde bir pivot olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 2.13 boyunda ve 119 kilo civarında olması  bir pivot için iyi ölçüler. Oyun içinde skorerlik açısından çok etkili bir pivot değil. Takım iyi bir oyun kurucuya sahipse, hücum anlamında daha verimli olabilir. Takımda Jason Kidd gibi bir şef olduğu için de çok önemli bir mesele değil. En etkili olduğu nokta ribaund ve bloklar. 2009 yılına kadar, blok ortalaması maç başına en fazla 1.7 olan bir oyuncunun, özellikle son 2 yıldır blok ortalaması hep 2'nin üzerinde seyretmesi, bu konuda kendini geliştirdiği gösteriyor rahatlıkla. Gününde olduğu zaman, orta mesafe şutu tehdit olabilecek seviyede diyebiliriz fakat güvenilecek bir el değil maalesef, serbest atış çizgisinin gerisinden de Dampier'dan iyi durumda olsa da kariyeri boyunca %61'lik oran pek iyi bir istatistik değil fakat çok da rezalet değil bir pivot için. 

Haywood, 2001'de profosyonel olmaya karar verip, o yaz NBA Draft'ine girdi ve ilk tur 20. sıradan Cleveland Caavaliers tarfından seçildi. Seçildikten hemen sonra, Michael Doleac karşılığında Orlando'ya, oradan da Laron Profit ve draft hakkı karşılığında Washington Wizards'a takas edildi. Kariyerinin 10. sezonuna başlayacak bu sene ve kariyerinde şu ana kadar çıktığı 607 maçta, 7.7 sayı, 6.4 ribaunt ve 1.5 blok ortalamaları yakaladı.  Haywood'un Dallas'a gelişine değinelim biraz da. Geçen sezon All-Star arasına gelmişken, takımın iyiden iyiye düşüşe geçmesi, bir takasın gerekliliği sinyalini vermişti ve Mavericks; Josh Howard, Quintonn Ross, Drew Gooden ve James Singleton'a karşılık Caron Butler, Brendan Haywood ve DeShawn Stevenson'ı kadrosuna katmıştı. 

Haywood bu yaz başında, 6 yıllık 55 milyon $'lık bir kontrat imzaladı Mavericks ile. İlk bakışta çok büyük gibi bir miktar gibi dursa da, durum o kadar vahim değil. Bu sezon 6.9 milyon $'dan başlıyor kontrat ve her sezon %10.5'lik zamla 5 yıl, toplam 42.5 milyon $'lık garanti kontrat alacak. Son yılki kontrat ise garanti olmayan, 12 milyon$. O sezon 37 yaşına geleceğini düşününce, şartları karşılayıp karşılamadığını hep beraber göreceğiz. Fakat şöyle bir gerçek var ki, son sezonunda 6 milyon $ kazanan şöyle bir pivotun, şu piyasada daha ne kadar ucuza kapayabilirdi Dallas Mavericks tartışılır. Zamanında Erick Dampier'a 6 yıllık, 73 milyon $ veren Mark Cuban, hatalarından ders almışa benziyor. Aslında, geçtiğimiz sezon, Haywood'un kariyerindeki istatistikleri, kontrat sezonunda ve alacağı son büyük kontrat olduğunu da göz önünde bulundurulduğunda iyice tavan yaptı diye düşünülebilir fakat bu değil ki bu sezon yatacağı anlamına gelsin. Ben Haywood'un, Dampier kadar karaktersiz biri olduğunu düşünmüyorum, elinden geleni yapacaktır yine.

Haywood bu sezon kaç dakika alabilir kestirmek zor açıkçası. İlk beş başlayacağı konuşuluyor ve bence olması gereken de o. Arkasında Tyson Chandler gibi bir uzun olduğunu da düşününce, muhtemelen dakikaları yarı yarıya gibi paylaşacaklardır. Ribaunt ortlamaları alacağı dakikaya göre şekillenir ve 25 dakika civarı alırsa, geçen seneye oranla kesin düşecektir. Aldığı sürelere oranla, ribaunt ve blok ortalamaları tatmin edici olsun kabulümdür. Sayı bakımından çok büyük bir beklentimiz de yok zaten, Kidd'in içeriyi beslemesiyle içeriden skor üretecektir, o da yeter zaten. 

22 Eylül 2010 Çarşamba

Oyuncuları Tanıyalım: Rodrigue Beaubois

Dallas Mavericks tarihinin herhalde en başarılı, en iyi çaylaklarından biri oldu Rodrigue Beaubois ya da nam-ı diğer Roddy Beaubois şu ana kadar. İsmi, yazıldığının aksine çok aksine bir şekilde "Boubua" diye okunmakta, çevremde insanlar çok değişik şekilde okuyabiliyorlar, yeri gelmişken onu da belirteyim dedim. Beaubois, 24 Şubat 1988, Fransa, Pointe-à-Pitre, Guadeloupe doğumlu. NBA oyuncularından Fransız Mickael Pietrus'un sponsor olduğu Guadeloupe'deki bir basketbol kampında yıldızı parlamış. Önünün açılmasında Pietrus'a minnettardır herhalde kuşkusuz. 

Profosyonel kariyerine 2006 yılında, Erman Kunter'in çalıştırdığı Cholet Basket'te başlayan Beaubois, 2009 NBA Draft'inde 1. tur, 25. sıradan Oklahoma City Thunder tarafından seçildi. Ancak seçildiği akşam, 2. tur draftı ve B.J. Mullens karşılığında Dallas Mavericks'e takas oldu. Roddy, 1.83 boyunda ve 77 kiloda. Müthiş atlet olması ve deliciliği, onu Dallas'ta bu konudaki ender oyunculardan yapıyor. Ek olarak, mükemmel hızı ve kendi şutunu yaratabilmesi onu daha da tehlikeli hale getiriyor. Geçtiğimiz sezon, belki de verilen her şansı harika kullandı desek yeridir. Elinden gelenin en iyisini yaptı. 27 Mart 2010 akşamı, Golden State'e karşı attığı 40 sayı ve bulduğu 9-11 üçlük isabetiyle, bir anda dikkatleri üzerine çekmişti.

2010 yazındaki basketbol sporu olarak hedefim Rodrigo Beaubois'nın yaz ligi maçlarını ve Dünya Şampiyonası'nı izlemekti fakat olmadı. Beaubois'nın daha yaz başında ayağının kırılması, oyununu bir kaç kademe daha yukarı taşıyabileceği dönemde hem onun hem de Dallas Mavericks için büyük şanssızlıktı. Ameliyatından sonra ayağına platin takıldı ve hala o platin duruyor ayrıca Fransa Milli Takımı ile Dünya Şampiyonası'nı da kaçırdı tabii bununla beraber,  onu çıplak gözle izleme fırsatını da kaçırdık haliyle. 

Beaubois'nın çaylak kontratı devam etmekte. Bu sene 1.15 milyon $ alıyor ve önümüzdeki 2 sene takım opsiyonu bulunmakta. Gayet ucuz bir paraya, çok yetenekli ve gelecek vaadeden bir oyuncu var şu an elinde Mavericks'in. Bu sene Rick Carlisle tarafından, geçtiğimiz yıla oranla çok daha fazla şans bulacaktır bence. Terry ile guard rotasyonu için ilk opsiyon olacak. Geçtiğimiz sezon genelde 2 numara oynasa da, Carlisle'ın onu oyun kurucu guard pozisyonuna yerleştirmek istediğini okumaktayız ve verdiği demeçlerde de bunu belirtmekte fakat bu pozisyonda oynayabilmesi için, saha görüşü ve oyun kurucu özellikleri tam olarak yerine oturmuş değil. Ancak Kidd gibi bir usta ile çalışacağını düşününce bu özelliklerini rahatlıkla geliştirebileceğini söyleyebiliriz. Bu sene özellikle bu konuda yoğunlaşırsa, önü daha açık olacaktır kuşkusuz. Ayağı kırıldıktan sonra, güçlendirmelere devam ediyormuş. Atletikliğini ve hızını kaybetmemesi çok mühim bir konu. Sezon açılışına yetişecek büyük ihtimal. Ben çok umutluyum ondan, umarım sakatlık olmadan, oyununu geliştirmeye devam eder, bu potansiyel boşa gitmemeli.

21 Eylül 2010 Salı

Ike Diogu ?

Brian Cardinal, Bobby Simmons ve Steve Novak'ten sonraki son aday, Ike Diogu. Bir kaç yerde yazılıp çizilmeye başladı, Mavericks'in radarına girdiği hakkında. Nowitzki stilinde olmasa da eğer sakatlığından tam olarak kurtulduysa, fena bir tercih olmayabilir. Bekliyoruz gelişmeleri.

Oyuncuları Tanıyalım: J.J. Barea


Barea ile seriye devam ediyoruz. Aslında tam adı Jose Juan Barea, Porto Riko'lu oyuncunun. Jamie Barea ile Marta Morta'nın çocukları olan Barea, 1984, Mayagüez doğumlu. 17 yaşına kadar burada yaşayan Barea, kolej için Miami'nin yolunu tutar ve NBA'e gelene kadar NCAA'den, NBDL'e arada ne varsa tüm liglerde oynamayı başarır.

Öncelikle Barea'yı çok sevdiğimi söyleyebilirim. Bazı oyuncular vardır, takımın çok önemli bir parçası olmasa da taraftarları tarafından çok sevilir. Barea da yürekli, özverili oyunuyla Amerika'daki Dallas Mavericks taraftarlarının da sevgisini kazanmış durumda. Boyu 1.83, kilosu 80 civarı. 1 ve 2 numaraları oynayabiliyor. Fakat stili şutör guard için uygun olsa da, size açısından bu pozisyon için pek yeterli durmuyor. Biraz 1.5'tan 2 gibi oynasa da dönem dönem iki numara da oynayacaktır. Oyununun en büyük artısı, boş kaldığında ceza üçlüklerini kesebilmesi ve içeri fena olmayan driveları, fakat en büyük handikapı saha görüşün çok iyi olmaması ve asist özelliği olması gereken seviyenin altında seyretmesi.

Barea, 2006 NBA Draft'ine girmiş fakat hiçbir takımın ilgisini çekmemişti. Undrafted olmasına rağmen, ligde yer edinebilmiş ender oyunculardan olması diğer bir özelliği Barea'nın. Kariyeri boyunca Dallas Mavericks forması ile  234 maça çıktı Barea ve ortalama 16.1 dakika süra aldı. Bu süre zarfı içinde de 6.3 sayı, 2.7 asist ve 1.7 ribaunt ortalamaları yakaladı. Bu yaz ise ülkemizde düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda 16.8 sayı, 5.4 asist ortalamaları yakalasa da üçlük çizgisinin gerisinden sadece %26 gibi düşük bir oranda kalması hayal kırıklığıydı diyebilirim. 

Mavericks, bu yaz biten bitecek kontratının, takım opsiyonunu kullandı ve şu an 1.8 milyon$'lık biten kontrata sahip. Bu sezonki akıbetini biraz da Rodrigue Beaubois'nın durumu belirleyecek desek pek yanlış olmaz sanırım. Beaubois, Rick Carlisle tarafından Jason Kidd'in yedeği olarak tercih edilirse, Barea da Butler'ın yedeği olarak 2 numarada oynayacaktır. Fakat Beaubois 2 şutör guard yedeği olarak düşünülürse, daha verimli olacağı 1 numaraya kayacaktır. Ancak kesin birşey var; o da, yine elinden gelenin en iyisini yapmaya gayret edeceğidir.

18 Eylül 2010 Cumartesi

Oyuncuları Tanıyalım: Alexis Ajinca

NBA 2010-2011 sezonunu yavaş yavaş yaklaşmakta, oyuncuları tanıtmaya karar verdim teker teker. Alexis Ajinca ile seriye başlıyoruz.

Alexis Ajinca, bu offseasonda yapılan Erick Dampier - Tyson Chandler eksenli takas ile Dallas'a geldi. Açıkçası takasta capfiller olarak kullanıldığını söylesek daha doğru olur sanıyorum. 1988, Saint-Etienne, Fransa doğumlu. Benden yaklaşık sadece 1 yaş büyük olan birinin 2.13 boyunda olduğunu düşününce bazen moralim bozulmuyor değil. Ha, benim de boyla alakalı bir sorunum yok ama 1.78 nerde, 2.13 nerde! Çok uzun kollara sahip olması güzel, bu özelliği onu iyi bir blok tehditi yapıyor. Şut tekniği de fena değil bence. Serbest atışlarda gayet başarılı. Fakat boyuna göre çok zayıf olduğunu belirtmemiz gerek. Sadece 99.8 kilo olması, 2.13 boyunda ve pivot oynayan bir oyuncu için büyük eksiklik şu an için ve lige tam olarak hazır olmadığının göstergesi.

Ajinca, 2008 NBA Draft'inde 1. tur 20. sıradan, Charlotte Bobcats tarafından seçilmişti. 2 yıllık NBA kariyerinde, sadece 37 maçta forma giyebildi ve ortalama 5.7 dakika süre alarak, 2.2 sayı, 0.9 ribaunt ortalamaları tutturdu. Geçtiğimiz sezonun büyük bir kısmını NBDL takımlarından Maine Red Claws'da geçirdi. Ocak ayında, Austin Toros karşısında, 26 sayı, 13 ribaunt ve 11 blokluk mükemmel triple-double performansıyla dikkat çekmişti. Ek olarak, geçen sezon NBDL'de All-Star oldu. Fakat başparmağından sakatlandıktan sonra, sezonu kapadı.

Ajinca'nın 3 yıllık kontratı var bulunuyor şu an için. Bu sezon 1.47 milyon $ alacak, önümüzdeki 2 sezon da takım opsiyonu bulunmakta. Bu sezon, Ajinca'nın size açısından gelişmesi gerek. Çok fazla izleme şansı bulamasam da pek çok yerde potansiyelli bir uzun olduğunu okudum. Sadece 22 yaşında olması, önünde çok uzun bir yol olduğu anlamına geliyor. Ancak kafalardaki soru işareti, bu potansiyeli ne kadar kullanabileceği. Bu sezonki ilk hedefi biraz kaslanmak ve kalıplaşmak olmalı. Takımda bu sezon genelde garbage timelarda süre bulabilecek. İlk başarması gereken, Brendan Haywood ve Tyson Chandler'dan sonra takımın 3. pivotu olması olacak. Bunu yapmak için de, Ian Mahinmi ile rekabet etmek ve Carlisle'ın gözüne girmek zorunda.

17 Eylül 2010 Cuma

Brian Cardinal, Bobby Simmons, Steve Novak ?

Tim Thomas'ın beklenmedik şekilde tekrardan baketbolu bırakışı, Nowitzki'yi kısa süre yedekleyecek, bir 4 numara eksiğini tekrardan açığa çıkarmıştı. Hemen harekete geçilmiş. Haberin kaynağı NBA.com. Gelebilmesi en olası oyuncu Brian Cardinal olarak duruyor şu an için. Diğer adaylar ise, Bobby Simmons ve Steve Novak.

Brian Cardinal 33 yaşında. Kariyerinde çıktığı, 356 maçta, 5.4 sayı, 2.7 ribaund ortalaması yakaladı.  Nowiztki'ye benzeyen bir stile sahip. Orta mesafe şutu var, yeri geldiğinde dış tehdit de olabilir zaman zaman. Kariyer serbest atış oranı, %85. Kariyerinin en iyi sezonunu, 2003-2004 yılında Warriors'ta geçirmiş ve ardından Memphis'ten kariyerinin en iyi kontratını kapmıştı. Orada 4 sezon oynadıktan sonra, 2 sezon da Minnesota'da ter dökmüştü.

Bobby Simmons ise, NBA'e NBDL'den gelmişti. 2004-2005 sezonunda, Clippers forması ile 16.4 sayı ve 5.9 ribaund ortalaması tutturarak Yılın En Çok Gelişme Gösteren Oyuncusu ödülünü kazanmayı başarmıştı. Ertesi sezon Milwaukee'den aldığı 5 yıl, 47 milyon $'lık kontrattan sonra, o da kontratın üzerine yatan oyuncuların arasına katılmıştı. Boyu 2.01 civarında olduğu için, tam olarak 4 numara oynaması zor. Esas pozisyonu 3 numara. O nedenle bence alternatif tercih olacaktır.

Steve Novak'ın da Nowitzki'nin 3-5 boy küçüğü olduğunu söyeleyebiliriz rahatlıkla. 2.10'luk boyuna göre mükemmel bir şutu var. Kariyeri boyunca tutturduğu %85'lik FT oranı ve önemli bir dış tehdit olması takım için cazip olabilir. 2006 yılında da NCAA, 3'lük yarışmasını kazanmıştı. 26 yaşında ve 4 yıllık bir NBA kariyerine sahip. İlk 2 yılını Houston'da, diğer 2 yılını Clippers'ta geçirdi. Kariyer ortalamaları da 4.1 sayı, 1.1 ribaund. 

Benim bu 3 isim içinden son tercih edeceğim en iyi kariyere sahip olmasına rağmen Bobby Simmons olur, takımda Caron Butler, Shawn Marion gibi isimler varken. Brian Cardinal ise gelmiş 33'üne, benzer katkıyı Steve Novak da verebilir bana göre. Zaten Nowitzki'yi en fazla, Shawn Marion'nın da yeri geldiğinde 4 oynadığını işin içine katarsak, en fazla 5-10 dakika civarı yedekleyecek birinden bahsediyoruz. Artık gelişmeleri bekleyeceğiz.

15 Eylül 2010 Çarşamba

Tim Thomas Dönmüyor

Daha önce Tim Thomas'ın veterean minimuma 1 yıllık anlaşma imzaladığını yazmıştım fakat işler değişti. Geçen sezon karısının hastalığı nedeniyle basketbola ara vermişti, bu sezon eşi tam olarak iyileşmemesine rağmen, basketbola dönmek istemişti ancak karar değiştirmiş ve geri dönmüyor. Eşinin hastalığı, ailesi tarafından açıklanmıyor ama belli ki ciddi bir rahatsızlığı var. Yapacak bir şey yok, acil şifalar diliyoruz.

Bu gelişmenin ardından, Mavericks'in kadrosu tekrardan 13'e düşmüş oldu ve kadroda 2 kişilik yer daha bulunmakta. Nowitzki'yi yedekleyecek, saf bir 4 numara eksikliği, Tim Thomas'ın basketbolu tekrardan bırakmasıyla yine açığa çıktı. Kuşkusuz, biriyle anlaşacaklar. Hala mid-level duruyor elde, zamnında Al Harrington ya da Udonis Haslem'i bağlayabilseydik, çok iyi olacaktı ama bu saatten serbest olarak adam gibi kimi bulurlar şüpheli. Ya da ufak bir takas yapılabilir.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Fikstür 2010-2011

Aslında fikstür açıklanalı epey zaman geçti üzerinden. Sezonu 28 Ekim gecesi, American Airlines Center'da Charlotte Bobcats ile sezonu açıyor Dallas Mavericks. Sezona avantajlı bir fikstür ile başladığını söyleyebiliriz takımın. İlk 26 maçın 17'sinin içerde oynanacak olması avantaj, sezon başında alınabilecek başarılı sonuçlarla güzel bir hava yakalanabilir. Ancak tersi şekilde Şubat ayı ise tam olarak deplase hareket tadında geçecek. Oynanacak 12 maçın, 9 tanesi deplasmanda. Fikstürün tamamına ulaşmak isteyenler, buradan.

12 Eylül 2010 Pazar

Beaubois'dan Müjde

Geçen sezonun belki de en güzel sürprizi Rodrigue Beaubois'ydı Dallas Mavericks adına. Çaylak sezonunda beklentilerin çok üzerine çıkmış ve bulduğu her şansı çok olumlu kullanarak, sezon içinde herkesin dikkatini çekmişti. Ancak, tam oyununu geliştireceği dönemde ve Fransa Milli Takımı ile ülkemizdeki Dünya Şampiyonası'na hazırlık yaparken, şanssız bir şekilde ayağının kırılması tüm moralleri alt üst etmişti. Onun moralini düşünemiyorum bile.

Yazılan ve konuşulanlara göre, beklenenden daha erken dönecekmiş. Rehabilitasyon süreci gayet güzel gidiyormuş ve sezon açılışına yetişeceği söyleniyor. Sezon açılışına yetişmesinden ziyade, en önemli özelliklerinden olan deliciliği ve mükemmel atletikliğini kaybetmeden, tam olarak sağlıklı bir şekilde parkelere dönebilmesi çok daha mühim olan bir konu.

7 Eylül 2010 Salı

Kimler Geldi, Kimler Geçti: Shawn Bradley


Shawn Bradley için lige ilk girdiği zamanlarda NBA'in gidişatını değiştirebilecek bir oyuncu olduğu söyleniyordu. Gerçekten, NBA'in gidişatını, oyunu ile değiştiremese de, 2.29'luk bir insanın üzerinden de spektaküler smaçlar yapılacağını sık sık kanıtlayarak bu açıdan NBA'in gidişatını değiştirmiştir bana göre.

Batı Almanya doğumlu olan Shawn Bradley, çocukluğunu Utah'da geçirdiği için, bu nedenle çift pasaporta sahip. 2.29'luk pivot Philadelphia 76ers tarafından, 1993 draftinin ilk tur, 2. sıradan draft edilmişti. Çaylak sezonunu çok da fena geçirmemişti ve 1994 yılının en iyi 2. çaylak beşine seçilmişti. 2.29'luk boyuyla NBA tarihinin en uzun 2. oyuncusu olan ( 1. sıradaki Manute Bol ) Bradley, boy avantajı ile de kariyeri boyunca mükemmel bir blok tehditiydi boyalı alanda. ( Kariyer ortalaması 2.5 ) Ancak içeride blok tehditi olmasına rağmen başka bir yönüyle meşhurdu NBA'de. Belki de bu kadar göz önünde bir oyuncu olmayıp da, bu kadar posteri basılan başka bir kişi yoktur basketbol tarihinde. Üzerinden basılan jeneriklik smaçlar, onun her zaman lig içinde alay konusu olmasına neden olmuş hatta ESPN, üzerinden yapılan smaçlar ile alakalı bir çalışma yapmış, NBA Top Ten Dunks On Shawn Bradley adlı gayet acı verici bir video yayınlamıştır. Merak edenler buradan videoya ulaşabilir.

Dallas Mavericks ile alakasına gelelim Bradley'nin. 1993-94 sezonu ortasında New Jersey Nets ile yapılan takasla gelmişti Dallas'a ve emekli olduğu 2005 yılına kadar da Dallas'ta forma giydi. Önemli bir blok tehditinin olmasının yanında, belki daha öne çıkan özelliği tıpkı Yao Ming'te olduğu yumuşak bilekleriydi. İçeriden sayı bulma konusunda vasatın altında olsa da, kariyeri boyunca tutturduğu %71'lik serbest atış yüzdesi, 2.29'luk bir adam için olağanüstü bir veri.

Alman vatandaşı olması nedeniyle, Dallas'tan da takım arkadaşı olan Dirk Nowitzki ile beraber Almanya Milli Takımı formasını da giymiştir. Hatta ülkemizde yapılan, Eurobasket 2001'de Almanya ile ülkemize gelmiş ve turnuvada 4. olduktan sonra da milli takımı bıraktığını açıklamıştır. Basketbolu bıraktıktan sonra kendisini hayır işlerine adamış, birçok yardım kampanyasında görev alarak sosyal sorumluluk adına çalışmalarda bulunmuştur. 1996 yılında da Michael Jordan, Muggsy Bogues, Larry Johnson, Charles Barkley, Patrick Ewing gibi oyuncularla beraber meşhur Space Jam filminde rol almıştır. 

Her şeye rağmen Shawn Bradley bu lige renk katan bir oyuncuydu. Yumuşak bileği, gerçekten hani o boya rağmen herkesin geliştirebileceği türden değildi. Ancak yumuşak bileğinin yanında, yumuşak oyunu da onu her zaman dalga geçilen, otoban haline gelen adam yaptı ve her zaman öyle hatırlanacak bir oyuncu olacak. Özellikle Shaquille O'Neal'ın, Bradley'i çok sevdiğini düşünüyorum, nedeni ise çok net. Ancak 2005 Playoffları, ilk turunda, Tracy McGrady'nin, Bradley üzerinden rodeo yaparmış gibi vurduğu müthiş smaç ve Earl Watson'dan yediği blok benim için en acı verici olanlarıydı, muhtemelen Bradley için de öyle...

2 Eylül 2010 Perşembe

Balmumu Dirk

Avrupa turu yaptığım sırada, Berlin'deki Madam Tussauds müzesine de yolumuz düştü. Tabii ki müzeyi ziyaret etmemin temel amacı, Dirk Nowitzki'nin balmumu heykeliydi. Onun İstanbul'a ziyaretini kötü kaçırdık, şimdilik balmumu heykeli ile idare ediyoruz. Ama elbet bir gün...

Dirk Nowitzki Efes Pilsen'de!

Başlık ne kadar da Fotomaçvari duruyor değil mi? Yok tabii ki öyle birşey. Dünya Şampiyonası için İstanbul'a geldi Dirk Nowitzki. İstanbul Ataköy'de de kendi adına yapılan, basketbol tesisinin açılışına katıldı.. Çocuklarla  ilgilenmiş, onlarla basketbol falan oynamış. İstanbul'a gittiğim an, hemen bir bakmaya gideceğim tesise. Okulum İstanbul'da, yılın 8 ayını İstanbul'da geçiriyorum ama hep bu tip şeylerde, memleketimde oluyorum, bu da benim büyük şanssızlığım herhalde. Son anda haberim oldu İstanbul'a geldiğinden, yoksa yüzerek bile giderdim İstanbul'a o da ayrı mesele.

Neyse başlık ne alaka diyenlere gelelim. Nowitzki hazır Türkiye'ye gelince, soluğu da Efes Pilsen tesislerinde almış. Kendi başına, yaklaşık 2 saat süren bir idman yapmış. Yani olay bu, hep istemişimdir Fotomaç, Fotogol gibi başlık atmak. Bu posta kısmetmiş...

Ayrıca çok sevdiğim bir ağabeyim olan, İsmail Şenol da Nowitzki İstanbul'a gelmişken, çok güzel bir röportaj yapmış. Dinlemek gerçekten çok keyifliydi. İlgilenenler için tık.