28 Ekim 2013 Pazartesi

NBA Bu Kapağın Altında


NBA; kimileri için anlamsız, saçmalık, delilik, kimileri için yine kendisi gibi sadece 3 harften ibaret: Aşk ! Blogun ilk postunda yazdığım gibi bu oyunu 1998'den beri takip ederim. Takip ederim dediğime de bakmayın, bildiklerim; MJ, Shaq, Kobe falan, belki bir kaç isim daha vardı. Bulls'u, Lakers'ı hadi bir de Jazz'i tanırdım takım olarak. O kadardı. Eylül 2001'di Türkiye Eurobasket organizasyonunu düzenlediğinde. Turnuvada bir Türkiye'yi, bir de bir Alman'ı izlemiştim, mest olmuştum. O gün başladı yavaştan Mavericks sevdası fakat NBA bilgime sadece Mavericks kadrosu ve arada öğrendiğim takımın aldığı maç sonuçları eklenmişti. 13 yaşında falanım, internetten çok fazla anlamıyorum, zaten o kadar da yaygın değil daha. Zaman LGS'ye hazırlık, liseli olma çabaları. Hayatımda daha önce hiç yaşamadığım sınav temposunun yanındaki tek keyifti her cuma akşamı 2,5 saat süren tombik bir abi ile gözlüklü, kravatlı bir abinin sohbeti. NTV'deydi. O zamanlar eğlenceliydi, uzundu, doyurucuydu, program gibi programdı. Evdekilere de çaktırmadan internet cafede NBA Live 2003 oynardım. Haziran'da sınav vardı ya, bilgisayar hafta içi yasak, haftasonu birkaç saat ile sınırlıydı.

İstediğim liselerden birini kazanmıştım sonunda. Lisede hazırlık okuyacak, dünyada yaşayabileceğim en boş yılı yaşayacaktım ve NBA ile daha çok ilgilenebilecektim. Eve de "A-De-Se-Le" bağlanmıştı sonunda. NBA.com'dan çıkmıyordum. Oyuncu profillerine bakıyordum, kısıtlı olan İngilizcem ile yazılanları anlamaya çalışıyordum önümde duran Hürriyet'in kuponla verdiği "Redhouse" Türkçe-İngilizce sözlükle. NBA Stüdyo, NTV ekranlarında tam gaz devam ediyordu. Yavaştan işi ilerletmiş ve dergi seviyesine çıkmıştım. O zamanlar Türkiye'de yayınlanmış en güzel dergilerden biri olan "Pivot" dergisini takip etmeye başlamıştım. Bu dergi ile her ay yepyeni şeyler öğreniyordum ancak belki de öğrendiğim en güzel şey "Batug.com"'du. Daha sonraki zamanlarda sitenin Mavericks yazarlığını yapacağımdan habersiz 6.Adam köşelerinden tutun da birbirinden özgün, bir dolu yazı ile işe iyice alışıyordum, olayı yavaş yavaş kavramaya başlıyordum. 

Ekim ayı gelmiş NBA Live 2004'ü piyasaya sürmüştü EA Sports yukarıdaki resimdeki kapakla. O zamanlar ben kapaktaki adamın Vince Carter olduğunu bile henüz bilmiyordum. Neyse oyunu oynamaya başladım, alışmaya çalıştım. Oyun güzeldi, çok güzeldi. Ana ekranı kendi takımının temasında kullanabiliyordun. Oynanabilirlik de iyiydi. Action ve Simulation oyun modları vardı. Action ile başlamıştım, baktım sapık gibi 3'lük giriyor, Simulation'a geçmiştim. Simulation'da rookie zorluk seviyesinde güç bela maç kazanırken, zamanla superstar zorluğunda fark atmaya başlamıştım. 

Yeni başladığım okula da yavaş yavaş alışmış, yeni insanlar tanımaya başlamıştım. Burada çok güzel insanlar tanıdım, güzel arkadaşlarım oldu. Ancak 2 tanesi diğerlerinden bir noktada ayrılıyordu. Ortak noktamız NBA'di. Filmin koptuğu yer de burası oldu zaten. Her dakika konu NBA'di artık. Bir yerde birbirimizi bulmuş gibi olduk. O zamanlar PlayStation 2 de çok meşhurdu. Konami PES serisiyle inletiyordu piyasayı. İnsanlar deli gibi PES kasarken, biz Karşıyaka Çarşısı'ndaki, oyun camiasının kalbinin attığı sokaktaki meşhur internet cafe olan "Unreal Cafe"'de deli gibi NBA Live 2004 kasıyorduk. Bazen bir arka sokaktaki ocakbaşında kebabına, bazen de zevkine oluyordu maçlar. Ancak haftasonu sabah mekana giriyor, akşam çıkıyorduk. Hayatımda bir oyunun bu kadar hakkını verebilirim sanırım. Ligdeki bütün adamları bu oyun sayesinde öğrendim diyebilirim. Çift CD'li olan oyunun, 2. CD'si ile oynanıyordu oyun ve bembeyaz CD, artık sarı-siyah bir hal almıştı. Dallas'ın o sezonki oyunda oyuncuların ratinglerini bile sayabilirim, o kadar özümsemiştim. Dallas 91 rating ile, Lakers'tan sonra oyundaki en güçlü takımdı. Steve Nash 75, Michael Finley 81, Antawn Jamison 76, Dirk Nowitzki 84 ve Raef LaFrentz 67'ydi. Ancak LaFrentz yerine tercihim, blok özellikleri daha iyi olan 59'luk Shawn Bradley'di. Zamanla işleri biraz daha ilerletmiştik. Her takımdan ezbere en az 12 adam sayar hale gelmiştik ve hala deli gibi maç yapıyorduk. Maçlara da belli standartlar getirmiştik. Örneğin, periyotları 5'er dakikadan yapınca gerçek bir maçta erişilen sayılara ulaşabiliyordu. Böylece daha gerçekçi istatistikler elde etmeye başlamıştık. Bu süre zarfında oyunun da bir bug'ını bulmuştuk. Serbest atış esnasında 2. serbest atışı bilerek bir noktada kaçırınca, hücum ribauntı çok rahat alınabiliyordu. Sonrasında bunu da yasakladık. Artık çok daha ciddi maçlar dönüyordu ve gerçekten herkes profosyonel olmuştu. Maçlar genelde Dallas, Detroit, New York arasında ve bazen Milwaukee, Portland, Golden State, Memphis eşleşmeleriyle oluyordu. NBA'de sezon ilerliyordu ve takas üzerine takas oluyordu trade-deadline yaklaşırken. Bu noktada oyunun geri kaldığını hissetmiştik. Bir gün karar alıp, bir kağıda her takımın 15 kişilik kadrosunu yazmış ve "Team Edit"'ten itina ile bütün takasları yapmıştık. Oyun güncellenmişti böylece ve çok daha keyif olmuştu. Bunların yanında, bir noktadan sonra okuldan kaçmalar da başladı tabii: 

-"Kanka, öğleden sonra derse girmeyip, NBA?" 
-"Montumu alıp geliyorum !"

Lisede ilk sene bitmişti. 2004 yazı geldiğinde bu kez çok daha ilginç, karmaşık ve içinden çıkılması güç bir durumla karşı karşıyaydım. Bugün NBA'den çok anlamayan biri size muhtemelen "Rose-Kobe-LeBron-Durant-Howard'ın aynı takımda olduğunu düşünsene yeaa." paralelinde bir cümle kurabilir. Ben bunu 2004 yazında kendimce dönemin oyuncuları hakkında düşünüyordum. Çünkü olayı ilk başta herkes gibi para-bonservis ekseninde algılıyordum. Ancak olay göründüğünden o kadar komplikeydi ki, bir de az İngilizce ile hiç çıkılmıyordu işin içinden. Evet, bahsettiğim CBA ve Salary Cap. Tam bununla mücadele ederken, 1 sene sonra yani 2005 yazında CBA'in yeni anlaşması imzalandı. Bir ekonomist gibi işin ekonomisi ile ilgileniyor, her ayrıntıyı öğrenmeye çalışıyordum. Okuduğum Türkçe kaynaklarla yavaş yavaş bunlar da kafada oturmaya başlamıştı. Ancak bunda da işin kötü yanı, her 6 senede, oyuncular ile takım sahiplerinin tekrardan anlaşması gerekliliğiydi. Hatırlayacaksınız, 2011'de lokavt olmuş ve tarafların anlaşması bu kez beklenildiği gibi çok uzun sürmüştü. Yine öğrendiğim, bildiğim şeyler yeni CBA ile değişti ve hala kafada yeni şeyleri oturtmaya çalışıyorum.

Neyse, yıllar, sezonlar aktı gitti. Yüzlerce oyuncu geldi geçti ligten. 2004 sezonunun çaylakları LeBron, Melo, Wade, Bosh artık veteran, o dönemki Toni Kukoc, Reggie Miller gibi efsaneler emekli oldu. Teknoloji ilerledi, NBA Live tarih, NBA2K kral oldu. Tek özlediğim, NBA Live 2004 gibi bir oyunu artık arkadaş ortamında oynayamamak. Böyle de bir romantik bir yazıyı yazmak hiç aklımda yoktu, aslına bakarsanız pek gücüm de yoktu bu kadar uğraşmaya. Dün, bu yazının 2 kahramanından biriyle beraberdik ve konu her zamanki gibi NBA'di. Malum Yahoo Fantasy draftleri aldı başını gidiyor yılın bu zamanında ve kadrolarımızı, çıkış yapacak ya da sönmesini beklediğimiz oyuncuları konuşup, fikir teatisi yapıyorduk. Konu sonra döndü dolaştı, NBA Live 2004'e geldi ve bizim kitabımızda yeni jenerasyonun analogunun, R1,R2,L1,L2'sinin değil, eski toprak klavyenin W,A,S,D,E,Q'sunun yazdığının bir kez daha anladık konuşmanın sonunda. Cidden çok keyifti. Yazının diğer kahramanı ise buralardan çok uzakta çalışmakta. Hayırsız, hiç arayıp, sormuyor. Ancak koydum kafaya, ona da ayar çekeceğim.

"Bu da böyle bir anımdı." diyerek bitirebilirdim yazıyı ama anıdan çok yaşam tarzı bu lig. İster kabul edin, ister etmeyin ama NBA > Tüm Ligler. Kendimce 11. seneyi yarın açıyorum. Güzel bir sezon olsun diyor, Yahoo'daki 3. draftime kaçıyorum. Hoşgeldin NBA !

27 Ağustos 2013 Salı

Umut Fakirin Ekmeği


Bir offseason'ın daha sonuna geldik ve hayal edilen, beklenen kadroyu kuramadı Mavericks. Dwight Howard, Houston'ı tercih ettikten sonra aynen geçtiğimiz sezon olduğu gibi Dallas yine kelepir oyunculara yöneldi. Ancak durum geçen seneden biraz daha farklı ve güzel gibi duruyor bana göre. Zaman zaman güzel maçlar ortaya koyup, can yakabilir bu kadro ama tabii limitleri de bir yere kadar. Neyse, yapılan hamleleri inceleyelim ve ortaya çıkan tabloya bakalım.

Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi her şeyden önce bu takımın ciddi bir PG sorunu vardı. Geçen sezon Darren Collison bir noktaya kadar oynayabildi, hatta zaman zaman Derek Fisher, Mike James gibi veteranlara da emanet etmişti direksiyonu Carlisle. Rodrigue Beaubois'ın da sakatlığından sonra bir türlü toparlanmamasıyla Dallas'ı geçen sezon takip eden herkes, takımın hücumda ne kadar savruk ve plansız oynadığını görmüştür diye düşünüyorum. Yapılan hamleye baktığımızda ise Jose Calderon gibi pass first bir PG'nin kadroya katılması gerçekten bu noktada çok olumlu bir hamle olarak duruyor. Çok iyi bir oyun kurucu olmasının yanında önemli bir dış şut tehdidi olması da takım için büyük bir artı. Bu hamlenin en olumsuz yanı ise Calderon'un 2016-17 sezonunun sonuna kadar Dallas'tan her sezon için 7,250 Milyon $ alacak olması. Bu miktar Calderon ayarındaki bir guard için şu an için sorun olmasa da, şimdi 32 yaşında olduğunu düşündüğümüzde bir kaç yıl olsa bu miktarın, onu overpaid bir oyuncu yapması muhtemel olacak.

Gelelim en sükse hamleye. Açıkçası bu ismi hiç beklemiyordum. Hatta anlaşıldığında, takımda Nowitzki dışında elle tutulur bir uzunu yoktu Dallas'ın ve bir yanım açıkçası eleştirmişti bu hamleyi ancak bir yanım da heyecanlanmadı değil. Bahsettiğim isim Monta Ellis. Evet, kabul ediyorum çok bireysel, egoist, savruk... Ne derseniz deyin ancak oynadığında çok çok iyi bir SG. Golden State yıllarında, Warriors amaçsız bir takımdı. Çok iyi oynadığı zamanlarda, anca bu tip takımlarda başarılı olur damgası yiyordu, tıpkı Kevin Love gibi. Milwaukee'ye geldiği zaman ise partneri diğer bir satışçı Brendon Jennings'ti. Bir takımın backcourtu iki tane egositten oluşuyorsa oradan başarı beklemek biraz zor gibi duruyor zaten. Ancak ben Dallas'ta işlerin o kadar da kötü gideceğini düşünmüyorum Ellis için. Umarım duruma mavi-yeşil-beyaz Mavericks gözlüklerimle bakmıyorum ama Rick Carlisle'ın bu tip kariyerinde diplere doğru giden oyunculardan verim aldığını daha önce de gördük bana kalırsa. Örnek olarak, Tyson Chandler, Jason Terry gibi isimler verebilir. Chandler kariyerinin belki de en iyi sezonunu Dallas'ta geçirdi. Terry de peak yaptı desek yeridir. Kafası yerinde, takım oyununa adapte olmuş bir Ellis çok şey verebilir bu takıma. Partneri ise Calderon gibi pass first bir oyun kurucu hücum anlamında, iyi bir uyum yakalayabilirlerse çok güzel bir ikili olabilirler. Bunun da yolu ve formülü Carlisle'dan geçiyor. Umarım doğru formülü bulabilir. Unutmadan, Ellis 3 yıl, 25 Milyon $'lık bir kontrata sahip. 27 yaşındaki bir oyuncu için gayet makul. Yeter ki biraz konsantrasyon...


Bu offseasonın belki de en güzel haberi Dallas'ın DeJuan Blair ve Devin Harris'i sudan ucuza kadroya katması oldu diyebilirim. Öncelikle eski Maverick Devin Harris'le 3 yıllık 9 milyon $'a anlaşılması bile iyi bir hamleyken Harris'in bileğinde bir sakatlığı bulunması nedeniyle anlaşma biraz bekletilmişti. Sonrasında minimum kontrata iş bitirildi. Keza Blair de minimum kontrat alacak. Uzun piyasının el yaktığı böyle bir tabloda Blair'e minimum vermek çok güzel iş. Ek olarak, eski toprak Samuel Dalembert ile de 2 yıllık 7,5 Milyon $'a anlaşmaya varıldı. Howard, Bynum, Pekovic gibi uzunların kaçtığı bir piyasada Dalembert ve Blair ile yetinecek Mavericks. Savunma yönünden idare eder, hücum yönünde ise bir şey beklememek lazım. En azından geçen seneden iyi. 

Cavaliers'ta geçen sene Kyrie Irving'in olmadığı dönemde fena bir performans ortaya koymayan Wayne Ellington ile de room exception ile anlaşıldı. 2 yılı kapsayan, 5,3 Milyon $'lık bir kontrata sahip olacak o da. İyi bir şutör, rotasyonda 2. ya da 3. opsiyon olacak muhtemelen ilk etapta. Son olarak da, Brandan Wright (2 yıl 10 Milyon $) ve Bernard James ile tekrardan anlaşıldı. 

Kadronun temel yapısına bakacak olursak;

PG: Calderon / Harris / Larkin / Mekel
SG: Ellis / Ellington / Ledo
SF: Marion / Carter / Crowder
PF: Nowitzki / Wright
C: Dalembert / Blair / James

Ortaya çıkıyor. Tabii ki Carter ve Crowder 2 ve 3 oynarken, Harris 1-2 gibi de oynayabilir. Bunları sezon için de Carlisle'dan göreceğiz. Oldukça fazla hamle yaptı bu sezon takım. Neredeyse 2/3'si değişti kadronun. Rostasyonun oturtulup, oyuncuların birbirini tanıması biraz zaman alabilir ama en azından geçen sezondan çok daha keyifli bir kadro oluştu. 2011'de o kadronun başardıklarını gördükten sonra, bu takım hakkında tahmin yürütmek zor olacak. Ancak şampiyonluk hayal olsa da playoff yapılacak gibi duruyor. Arada da can yakacaktır bu takım bence, buna çok elverişli bir kadro oluştu çünkü. Artık bekleyip, göreceğiz.

4 Temmuz 2013 Perşembe

Mavericks Offseason 2013 | Vurduğunuz Gol Olsun !


Öncelikle Cuban'ın geçen gece attığı twitle başlayayım, kepenkleri açtı: 
"Getting ready to make some phone calls ! Lets Go Mavs ! #MFFL !"

2011'deki şampiyonluktan sonra lokavt, D-Will derken 2 senedir formalite icabı top oynadı Mavericks, bu yaz ise belli ki radikal değişiklikler yapılacak takımda. Mayo, Collison ve Beaubois ile imzalanamayacak muhtemelen. Beaubois'nın ayağının kırılmasından sonra hiçbir zaman çaylakken oynadığı seviyeye bile gelemedi, bundan sonra çok fazla ivme kazanacağını sanmıyorum. Mayo ise geçen sezon Nowitzki'nin yokluğunda zaman zaman güzel performanslar ortaya koysa da beni basketboldan soğuttuğunu söyleyebilirim genel olarak. O da kalmayacak ve muhtemelen Bucks ile imzalayacak. Collison ise çok iyi bir backup PG ama fazlası değil maalesef.

Net şekilde PG sorunu var şu an takımın. İlk turdan gelen çaylak Shane Larkin hakkında güzel şeyler yazılıp, çiziliyor ama açıkçası hiç izlemedim, bilemiyorum. JJ Barea ile Ty Lawson stilinde olduğu söyleniyor. Sanırım kolej kariyeri parlak ama. Bir de Maccabi'li Gal Mekel ile imzalandı, haftaya gelecekmiş o da. EL takip etmediğimden onunla alakalı da çok bilgim yok ama muhtemelen bu iki isim PG pozisyonunu yedekleyecekler. Jeff Teague gibi ismi çok isterim şu takıma ama restricted FA ve Atlanta bırakmaz gibi duruyor. Ayrıca geçtiğimiz gün Marc Stein Rondo takasını yazdı ama Danny Ainge normal olarak karşılığında Nowitzki'yi kesin olarak istemiş. İhtimal vermiyorum zaten bu senaryoya. Ki Dirk'ün kontratında no-trade clause var, yani o istemeden onu takas etmek imkansız, gitmesin zaten, gidemez... Calderon ile ilgilenildiğini de okudum ama Detroit bırakmaz diye düşünüyorum. Mo-Will'in de ismi geçiyor PG için yine.

Ancak herşeyden önce Dwight Howard için bastırılacak. Lakers ile anlaşmayacağını ifade ettikten sonra Dallas ve Houston en önemli 2 aday Dwight için. Açıkçası Howard'ın çok şımarık olmasından dolayı pek sevmem ama Dirk-Howard pota altı, iç-dış yönünden çok korkutucu duruyor. Şimdilik Howard'ın kararı bekleniyor gibi ona göre taaruza geçilecek. Dün Rockets, Hawks ve Warriors gibi Mavericks de Mark Cuban, Donnie Nelson, Rick Carlisle, Dirk Nowitzki ve Dwyane Casey'den oluşan bir ekip ile Dwight ile 3 saate yakın bir görüşme yaptı. Artık Howard'ın kararının açıklanması bekleniyor. D12'nin Lakers ile pek devam etmek istememesi diğer takımları avantajlı duruma geçiren en önemli şey. Yoksa CBA kurallarına göre Lakers 5 yıl için 118 milyon $ teklif edebiliyorken, Lakers dışındaki takımlar 4 yıl için en fazla 88 milyon $ önerebiliyor Howard'a. Aradaki fark bir uçurumdan hallice ama Howard'ın Los Angeles'ta mutsuz olması en önemli faktör burada. Yalnız bir detay var, o da Dallas'ın ilk yıldan itibaren Howard'a max. kontrat verebilmesi için 2,74 milyon $'lık cap space yaratmak zorunda. Şu an için takımdaki garanti kontratlar ise şu şekilde:

Dirk Nowitzki - 22,721,381 $
Shawn Marion - 9,316,796 $ 
Vince Carter - 3,180,000 $
Jae Crowder - 788,872 4 $
Shane Larkin - 1,280,800 $ 

Bunun için en uygun çözümün kontratının son senesine giren Marion'ı değerinden daha düşük kontrata takas etmek olduğunu okudum. Ki başka bir çözüm de yok gibi şu durumda. Howard eğer Dallas'a gelmeyi seçerse ve max.'de diretirse muhtemelen bu tip senaryo göreceğiz. Fakat Houston, Dallas'a göre biraz daha önde gibi bu işte. Kadro yapısı ve kadronun yaşı nedenleriyle. Bekleyip, göreceğiz artık.

Eğer Dwight işi suya düşerse yine B planları devreye girecek. Örneğin Bynum'ın menajeri ile görüşülmüş fakat umarım o patlak dizleri sorunken anlaşılmaya kalkılmaz. Bir de Mayo'nun sign-and-trade ile yollanıp, karşılığında iş yapabilecek parçalar alınması gündemde. Örneğin Bucks ile anlaşılırsa, Mayo'ya karşılık Jennings ya da Monta Ellis'in isteyebileceği konuşuluyor Dallas'ın fakat daha somut bir adım yok bu konuda. Tüm senaryolar Dwight'ın kararına bağlı, her şey bu karara göre şekillenecek. Umarım bu kez işler yolunda gider ve güzel bir kadro kurulur. Rekabet etmeyi özledik...

12 Haziran 2013 Çarşamba

Flopping


Flopping NBA'de özellikle son yıllarda iyice suyu çıkan bir şey. Anlamını bilmeyen arkadaşlar için açıklarsak; kısaca hakemi kandırarak, faul almak diyebiliriz. Son yıllarda örneklerini çokça görüyoruz, hatta öyle ki bazen oyuncular hakemlere yediremiyorlar yaptıklarını. Komik sahnelerin çıkmasının yanında, bazı durumlarda bu üst düzeydeki oyuncular dünyaya rezil olabiliyorlar.

Geçtiğimiz hafta David Stern bu konuda bir açıklama yaptı ve anti-flopping kurallarının genişletilmesi gerektiğini belirtti. Bilindiği gibi eğer bir oyuncunun flopping yaptığı tespit edildiğinde, oyuncuya 5.000 $ para cezası veriliyor lig tarafından. Ancak Stern'ün de açıklamasında belirttiği gibi mid-level kontratın 5.5 Milyon $ olduğu bir ortamda 5.000 $ dolar devede kulak kalıyor. Aslında bu kural bile tam olarak uygulanmamış bu sezon. Toplamda 19 oyuncu uyarı almış, 5 oyuncu ise 5.000 $ para cezasına çarptırılmış. Önümüzdeki sezon daha sert kurallar göreceğiz kuşkusuz. 30.000 $'a kadar bu cezanın çıkabileceği söyleniyor. 

Esasında bu postu yazma sebebim birazdan aktaracaklarım. Mavericks'insıradışı başkanı Mark Cuban ise ilginç bir girişimde bulunmuş. Cuban, flopping konusunda bilimsel bir çalışma yapılabilmesi için Southern Methodist Üniversitesi'ne 100.000 $ hibe ederek, bir proje başlatılması ön ayak olmuş. Araştırma projesi 18 ay sürecek. Araştırma projesine başkanlık yapacak olan Peter W. Geyand; insanların yaşı ilerledikçe çarpışma kuvvetlerinin etkisinde denge ve kontrol mekanizması fonksiyonu ile alakalı bir çok çalışma yapıldığını ancak aktif sporcular içinde bu tip bir çalışmanın pek yapılmadığını söylemiş. Zaten projenin de esas amacı basketboldaki çarpışmaların etkisini ve dengeyi bozabilecek kuvvet eşik değerlerini saptayabilmekmiş. 

Bakalım projeden sonuç çıkacak mı ya da elde edilen veriler maç içinde hemen değerlendirilebilecek mi? Belki de bu çalışmanın yapılması bile oyuncuları gözünü korkutabilir. Her ne olursa olsun, oyunun tadını kaçıran şeyler bunlar, sporcu etiğine de yakışan şeyler değil. Umarım sonuç alınır bu çalışmadan.

Bir de flopping derlemesi koyayım buraya. Çok keyifliler var içinde:

10 Haziran 2013 Pazartesi

Reloading


2013 senesinin geçen ilk 6 ayına bakıyorum, kötü ötesi diyebilirim. İnanılmaz yorucu bir okul dönemi geçirdim. Mühendislik okuyan bir öğrenci olarak, 3. sınıfı atlattığında o pembeye tabloyu çizenlere selam olsun ilk önce onu söyleyeyim. Hani rahattı len 4. sınıf? Bitirme projesi ile 7 ay uğraştıktan sonra, son teslim gününde tezi güç bela verebildim. Tezi de haftaya sunacağım. Eğer bir terslik olmazsa resmi olarak mezuniyetime 1 hafta kaldı. Bunların yanında bütün bir sene ne olacağız, çalışsak mı, yüksek mi yapsak, askere mi gitsek sorularıyla kendimi yedim bitirdim. Hala belirsiz aslında durumum. Muhtemelen yüksek lisans yapacağım ama seneye hangi şehirde olacağım muallak, o bile insanın kafasını içten içe kemiriyor.  

Neyse, bu süre zarfında bu sezon başında League Pass'i sezonluk yenileyen kafama edeyim. Toplasan 10 maç ya izledim ya da izlemedim. İzlediklerimin yarısı da Mavericks değildi zaten. Ha takımı takip etmedim mi? O kadar da değil, daha ölmedik ama açıkçası kafamı toparlayıp full detayları ile bakmadım, ne yalan söyleyeyim pek de heyecanım yoktu bu sene. Oynanan sistemsiz basketbol, her izlediğimde basketboldan bir adım daha uzaklaştırıyordu beni, kasmadım o nedenle. Özetlere baktım, 2 recap okudum, box-score'a adettendir diye baktım, o kadar. Yaptığım tek düzenli şey Yahoo Fantasy oynamaktı herhalde arkadaşlarla. Şimdi ne değişti peki diye sorabilirsiniz. Bir şey değiştiği yok aslında. Sadece çok özledim bu oyunu, onu farkettim. Kafam rahat bir şekilde maç izlemeyi, NBA'i takip etmeyi özledim ve bir süre de öyle gidecek gibi duruyor şimdilik. 

Lakin, bu yazıyı yaklaşık 1 hafta önce yazacaktım. Hafiften bütün sitelerimi okumaya başlamıştım ve notlarımı alıyordum. Ancak son bir haftadır hemen hemen her akşam Gezi'deyim. Kalan zamanda da birkaç TV kanalı ve gazete ile beraber Facebook ve Twitter'dan gündemi takip ediyorum ve başka hiçbir bok yapmıyorum.  Son 1 haftada takip ettiğim tek spor aktivitesi dünkü Roland Garros'un erkekler finalinin ilk setiydi. Ha bir de Galatasaray Erman Kılıç'ı almış galiba. Her geçen gün durumu biraz daha kötüleşiyor. Günde 3-4 posta yapılan konuşmalar da can sıktı artık, ibretle izliyoruz. Bu işin sonu pek iyiye gitmiyor. Umarım en az hasarla ve istenen şekilde çıkacağız bu işin içinden. Ben de gideyim, bu kargaşanın içinde bir mühendis olup, diplomayı alıp geleyim bari. Bu arada, gündemi takip ederken bunaldığınız zamanlarda bekleriz, zira ben bunaldığımda 2 çizik atıp, en azından burayı yeşerteyim diyorum. 2013'ün 2. yarısında, her yönden tavan yapmak dileğiyle...

14 Temmuz 2012 Cumartesi

We Have Our Plan And Are Sticking To It


Yukarıdaki başlıktaki sözü, dün gece Mark Cuban röportajında söyledi. Söylemesinin nedeni de gece takıma son halka Elton Brand'in de sudan çok çok ucuza takıma eklenmesiydi. Aslında ortadan girdik konuya hemen. Filmi birkaç gün öncesine sarıp, yaşanan harika gelişmeleri anlatmaya çalışalım. Ancak şunu baştan söyleyelim, Mavericks çok güzel yolda.

2012 Offseason'ına çok büyük beklentilerle girdi Dallas şehri. Deron Williams için yürütülen kampanyalar olsun, Dwight Howard için yapılan hesap kitaplar beklentilerin ne kadar büyük olduğunun göstergesiydi. Tabii  Mavericks'in elinin boş durmadığı gibi, Nets'in de eli boş durmadı D-Will'in kararından hemen önce Hawks'tan takas edilen Joe Johnson, Deron'un memleketine dönmesi yerine takımında kalmasına neden oldu.  Ne olduysa zaten bu noktadan sonra oldu. Yıllarca Mavericks için emek vermiş Jason Terry takımdan ayrıldı. Ardından da Jason Kidd. Dallas aynı zamanda Steve Nash'i de kovalarken, onu da Batı'daki en önemli rakiplerinden Lakers'a kaptırdı. Jeremy Lin mi, Goran Dragic mi derken piyasada eli bomboş kaldı takımın. Bir kesim NBA yazarı ise Dirk Nowitzki'nin bile takas olabileceğini yazdı ama bu haberlerin asılsız olduğu çok geçmeden açığa çıktı. Dallas cephesinden ise Cuban rahattı, "Gereken açıklamaları zamanı geldiğinde yapacağım." diyordu bir zamanların hiç susmayan başkanı...

Neyse gelelim Çarşamba gecesine. Eve geliyorum dışarıdan yatmaya. Yatmadan önce son kez twitterda bir hamle var mı diye bakayım dedim ve Dallas'ın, Nowitzki'nin Alman Milli Takımı'nda arkadaşı Chris Kaman'ı bitirdiğini gördüm, sevindim. Kaman'a çok tatlı bir kontrat verdi yönetim. Kontratın süresi sadece 1 yıllık ve Kaman 8 Milyon $ alacak sadece. Sadece diyorum, çünkü Kaman 30 yaşında olmasına rağmen bu ligin vasatın üstü pivotlarından. Uzun piyasasının bu uçuk olduğu bir ligde 1 yıllık, 8 Milyon $'lık kontrat bana göre şahane bir hareket. Bu imzanın gerçekleşmesinde tabii ki Dirk Nowitzki'nin katkılarını da es geçmemek lazım. Tyson Chandler'ı kaybettikten sonra, geçen sezon Brendan Haywood ve Ian Mahinmi'ye kalan pivot rotasyonuna kuşkusuz ilaç gibi gelecek Kaman.

Hemen Haywood ve Mahinmi demişken diğer hamlelere gelelim ki zaten diğer 2 hamle onların ekseninde oldu. 1 senedir bol bol dile getirdiğim Brendan Haywood'un "Amnesty Clause" ile takımdan yollanması nihayet gerçekleşti. Kontratının geri kalanının kuruşu kuruşuna alacak ama 1 kereliğe mahsus olmak üzere bu kontratı Salary Cap'te görünmeyecek. Dallas bu hamleyle, Cap'ini yaklaşık 10 Milyon $ civarında boşaltmış oldu.


Ian Mahinmi'nin takasında ise önemli bir kazık var Indiana'ya Dallas'tan. Aslında çok daha ağır bir kelime kullanabilirdim ama bu da anlatıyor durumu. Indiana'da harika bir sezon geçiren Roy Hibbert'ın gitmesine göz yummadı Pacers. Ve Hibbert'ı yedeklemek için de bir hamleye ihtiyaçları vardı. Dallas FA olan Ian Mahinmi ile 4 yıllık 16 Milyon $'lık bir kontrat yaptıktan sonra S&T'le Pacers'a yolladı Fransız oyuncuyu. Karşılığında ise Darren Collison ve Dahntay Jones gibi önemli isimler kadrosunda kattı. Pacers, Spurs gibi bir takımda gram ilerleyemeyen, ardından Dallas'ta repertuarını pek geliştiremeyen Mahinmi'den 2 tane iş yapabilecek oyuncuyu vererek ne umuyor ayrı bir tartışma konusu ama Dallas'ın bu hamlesi gerçekten hem günü hem de geleceği kurtarabilecek cinsten. Collison'ın 2,3 Milyon $ ve Dahntay'in 2,9 Milyon $'lık kontratları bu sezon sonunda bitiyor. Salary Cap'e de yaklaşık 5,5 Milyon $'lık bir boşluk getirecek bu takas. Şans ve sorumluluk verildiğinde Darren Collison görevini yerine getirebilecek bir ilk 5 oyuncusu. 10 civarı sayı ve 7-8 asist gibi ortalama ile oynayabilirse tadından yenmez. Dahntay Jones ise önemli bir dış savunmacı sayılabilir. Rotasyonda süre bulup, katkı verecektir.

Gelelim Elton Brand hamlesine. Dallas'ın Brendan Haywood'a yaptığı gibi Sixers da Elton Brand'i "Amnesty Clause" ile takımdan yolladı. Amnesty edilen oyuncuya sadece Salary Cap altındaki takımlardan teklif gelebiliyor ilk etapta. Eğer birden fazla capin altındaki takım Amnesty edilen oyuncu için teklif götürürse açık arttırma sistemi devreye giriyor. Eğer capin altındaki hiç bir takım oyuncuya yanaşmazsa, oyuncu "Unrestricted FA" oluyor. Brand kontratının son senesindeydi ve son yıl 18,2 Milyon $ alacaktı. Sixers tarafından serbest bırakıldıktan sonra Dallas capin altında olduğu için teklifi verdi ve teklif, sudan ucuza Dallas'ta kaldı. Mavericks 1 yıl için, sadece 2,1 Milyon $ ödeyecek. Ayrıca kontratında geri kalan 16,1 Milyon $'ı ise Sixers'tan almaya devam edecek Brand. Ek olarak, Elton için minimum teklif ise 1,352 Milyon $'mış. Elton Brand hem 4 hem 5 numarayı yedekleyebilecek kapasitede. Katkı verecektir şüphesiz. Aslında şu takıma bakıyorum, bir 5 yıl önce şu kadro elde olsa acayip bir tablo çıkıyor ortaya.


Bundan sonraki süreçte birkaç hamle daha gelebilir Mavericks'ten. Göz ardı edilen Delonte West ile hala kontrat yapılmadı mesela. Onunla tekrardan anlaşılacağı konuşuluyor. "Room Exception" ile 2,5 Milyon $'lık bir kontrat yapılabileceğini okudum West'le Ayrıca Elton Brand'in bitmesine rağmen Rockets'ın Amnesty ettiği Luis Scola için de teklif götürülebileceği konuşuluyor. Artık bekleyip, göreceğiz. West'in de takımda kaldığını düşünürsek, ortaya şimdilik şöyle bir kadro çıkıyor:

PG: Collison / West / Beaubois / Cunnigham 
SG: Carter / Dominique Jones / Dahntay Jones / West / Beaubois / Cunnigham
SF: Marion / Carter / Crawder
PF: Nowitzki / Brand / Marion / Wright
C: Kaman / Brand / James

Kadroda en çok göze çarpan eksiklik sağlam bir şutör gibi duruyor şimdilik. FA'lere baktığımızda, Marco Belinelli, OJ Mayo, Jason Kapono, Leandro Barbosa gibi isimler kalıyor. Eğer takasla ya da eğer Amnesty edilirse Jose Calderon da bu listeye dahil edilebilir ki Dallas'ın Calderon takasını düşündüğü de yazılmakta. Bakalım artık.

Bu kadar övdük durduk takımı. Gelişmeler güzel ama "Bir şampiyonluk adayı mıyız?" diye sorarsak cevabımız "Hayır" olur. Bu takımın şu durumdaki limiti Batı Yarı Finali'dir en fazla bana göre. Herşeye rağmen Mark Cuban ve GM Donnie Nelson'ı tebrik etmemiz gerek. Deron Williams'tan sonraki kriz durumunu harika hamlelerle atlattılar. Başlıkta da yazdığı gibi Dallas'ın bir planı var ve şu an bu plan tıkır tıkır işliyor. 2013 Offseason'ına bomboş bir cap ile girip CP3 ve DH12'yi Teksas'a getirmek amaç. Olur ya da olmaz bilemiyorum. Ancak şu anki yaptığımız gibi bu tip hamlelerle şampiyonluk çok zor. Mühim olan 2-3 tane yıldızı aynı takımda toplamak. Örneklerini bol bol görüyoruz. Takımlar arasında her geçen gün fark biraz daha açılıyor bu nedenle. Yan parça olacak isimler, kendilerine daha fazla kontrat önerilmesine rağmen yüzük alabileceği takımları tercih ediyor ve dengeler iyice bozuluyor. Bu yöntemi her ne kadar fazla sevmesem de başarı için formül ve NBA'in düzeni maalesef şimdilik bu.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Sıkıntı Var Güntekin...


İyi başlamadı offseason. 1 senedir Deron Willimams'ın hayalini kurduk, maalesef işler istenildiği gibi gitmedi. Deron 2 tarafla da görüştü. Nets'in avantajı, 5 yıl üzerinden kontrat önerebilmesiydi ve önerdiği miktar 100 milyon $ civarındaydı. Dallas'ın avantajı ise Deron'un memleketi ve ailesinin orada yaşıyor olmasıydı. Ancak CBA kuralları gereği, 4 yıl üzerinden teklif yapabildiler ve bu teklif 75 milyon $ civarındaydı. Sonuç olarak, Deron Nets'de kalmayı tercih etti.

Haklarını vermek lazım, Nets harika bir offseasona imza attı şimdiye kadar. Joe Johnson'ın takas edilmesi belki de Deron'un Nets kararındaki en önemli etkendi. Johnson takasından sonra Howard şansı bitti denildi ancak ihtimal hala kuvvetli durumda. Bu sezon iyi bir performans gösteren ve kontratı sona eren Kris Humphries ile kontrat yenilenip, Humphries ile beraber Brook Lopez, çok beğendiğim MarShon Brooks ve önümüzdeki sezonları kapsayan draft hakları karşılığında Magic'e, Howard için teklif yapılacağı söyleniyor Nets'in. Zaten takasını isteyen Howard'ı da getirebilirlerse, sadece 3 ayda diplerden, zirveye çıkarak müthiş bir iş başarmış olacaklar. Tebrik etmek lazım.

Gelelim Dallas'a. Howard'a sulanılır diye düşündüm ama Howard bir şekilde Nets yolunu tutacak herhalde. Howard-Dallas haberleri de şimdilik rafa kalkmış gibi duruyor zaten, ses seda yok. Dallas'ın önünde izleyebileceği 2 yol var artık. Ya 2013 yazını bekleyecekler, Howard FA olacak ve iyice boşalacak olan salary cap ile Chris Paul ve Dwight Howard'ı Dallas'a getirmeye çalışacaklar. Ancak bu senaryo riskli, garantisi yok. 1 sene beklenildi Deron için, 1 sene daha bekleyip olmazsa işler iyice karışabilir. Ayrıca Nowitzki 1 sene daha yaşlanmış olacak.

Diğer alternatiflere bakalım. Nash'in adı sık sık konuşuluyor. Memleketi Toronto, 38 yaşındaki Nash'e 3 yıl, 36 milyon $'lık teklif yaptı. Böyle teklifi bu yaştan sonra kimse bulamaz. Fakat eski Dallaslı olması, Cuban ve Nowitzki faktörü belki işleyebilir. Fakat Nash geldikten sonra ne kadar ileriye götürebilir takımı? Elbette birşeyler katacak ama Kidd'in de kaldığını düşünürsek, inanılmaz bir PG rotasyonu çıkıyor ortaya. Dönüşümlü götürebilirler, ama daha sağlam bir isim düşünülebilir sanki. Keşke şu filmi 10 yıl geriye sarabilsek... Ayrıca Deron olmayınca, Delonte West ile tekrardan anlaşılacağı konuşulmakta.

NBA'i kasıp kavuran Jeremy Lin adı da bolca dolaşıyor. Lin, "Restricted FA" olduğu için, Knicks'in gelecek teklifleri match etme ihtimali hayli yüksek. Ancak olursa yine güzel işe imza atılmış olur. Lin gelirse de Kidd  ile anlaşma olmayacak muhtemelen. Yine bir diğer opsiyon da Goran Dragic. Fakat şimdilik fazla dedikodusu çıkmadı. Yine hep aklımda olan isimlerden Eric Gordon, her ne kadar sakatlıklarla boğuşsa da güzel tercih olabilirdi ancak o da restricted. Zaten, Rockets'ın yaptığı bu sabahki 4 yıl, 58 milyon $'lık teklifi, Hornets match edecek büyük ihtimalle. Uzun konusunda ise Chris Kaman, Spencer Hawes gibi vasat isimler kalıyor. Eğer hamle yapılacaksa, onlara gidecek teklif. 

Şimdilik bolca belirsizlik hakim. Deron Williams'tan gelen olumsuz haberler, planları alt üst etmiş durumda. İlerleyen günler bakalım ne gösterecek...

1 Temmuz 2012 Pazar

NBA Draft 2012

Jared Cunnigham
Normalde kolej ligini pek takip etmem, draftten önce sadece Batug.com'dan arkadaşların yazdığı profilleri okumakla yetinirim. Draft edildikten sonra anca yeni oyuncularla alakalı bir şeyler okumaya başlarım. Bu seneki drafti izleyemedim, yeni yeni bir kaç şey okumaya başladım. Hazır okurken de birkaç satır karalayayım dedim. Öncelikle 2013'te beklenen önemli drafte hazırlık olarak nitelendiriliyor bu sınıf. İyi oyuncular elbette her draftte olduğu gibi var. Bazılarına dikkat çekip, Milli oyuncularımızı ve Dallas'ın seçimlerini değerlendirelim

Öncelikle şaşırtıcı bir draft oldu. Üstten seçilmesi gerekli isimler oldukça gerilere düştü. Bu olay milli oyuncumuz Furkan Aldemir için de geçerli. 35-40'larda gideceği düşünülen Furkan, anca 2. turda, 53. pickten Clippers yolunu tuttu. Fakat ardından Houston'a takas edileceği söylentileri yayılırken, takasa Dallas da dahil olarak, bu alışveriş 4 takım arasında gerçekleşti. Buna göre; Mavericks, Lamar Odom'ı Clippers'a, Shan Foster'ın draft hakkını da Jazz'a yolladı. Karşılığında, Jazz'den Tadija Dragicevic'in haklarını ve Rockets'dan bir miktar para aldı. Clippers'ın guardı Mo Williams eski takımı Jazz'e dönerken, Furkan Aldemir de Houston'ın yolunu tuttu. Umarım en hayırlısı olur Furkan için.

Ek olarak, Furkan'ın seçilmesini zaten hemen hemen herkes bekliyordu ancak bu draftte NBA'e 3 tane oyuncu yollayacağımız herhalde kimsenin aklından geçmiyordu. İzzet Türkyılmaz 50. sıradan Nuggets tarafından ve P. Karşıyakalı İlkan Karaman da 57'den NBA'in yeni takımı Brooklyn Nets'e gitti. Umarım hepsinin şansı NBA'de yaver gider, yolları açık olsun.

Gelelim draftin üst noktlarına. Beklenildiği gibi Anthony Davis 1. pickten Hornets'a gitti. Önümüzdeki sezon dikkatleri çokça çekecek diğer isimler ise Bradley Beal, Harrison Barnes, Dion Waiters gibi isimler olacak muhtemelen. Ancak Perry Jones III ve Quincy Miller gibi herkesin övdüğü isimlerin bu kadar arkalara düşmesi de bir çok kişiyi şaşırttı. Söylenenlere göre PJ III'in ciddi bir diz sakatlığı geçirdiği ve Quincy'nin de ACL'den sakatlık geçirmesi bu kadar arkalara düşmesi büyük ihtimal önemli rol oynadı.

Bernard James
Dallas'ın tercihlerine gelelim. 17. sıra Mavs'teydi.  Bizim takıma belki de en çok güvendiğim yer drafttir. Bu konuda Don Nelson ve oğlu ve şimdi takımın GM'İ Donnie Nelson gerçekten güzel işler çıkarttılar yıllarca. Don'ın 98'deki Nowitzki tercihi, yine 2003'teki efsane draftte ilk tur 29. pickten Josh Howard ve yine undrafted Marquis Daniels'ın bulunması, yine yakın geçmişte ayağı kırılmasa iyi potansiyel Rodrigue Beaubois tercihleri çok nokta atışlarıydı şöyle ilk aklıma gelenlerden. Fakat eğer drafti canlı takip etseydim herhalde Mavericks'in Perry Jones III'yi atlamasına çok üzülürdüm. Adam 28. sıraya kadar düştü ve şu an NBA'in en iyi bir kaç takımından olan Thunder'a gitti. Eğer sakatlıklarla boğuşmazsa çok güzel bir steal yaptılar. Ha bu kadar göstere göstere yapılan işe de steal denir mi, bilemem tabii...

Mock draftlerde PG Kendall Marshall ya da Doc Rivers'ın oğlu combo guard Austin Rivers'ı alabileceği söyleniyordu Mavericks'in. Aslında 1 tane guard seçileceği çok belliydi. Terry'nin akıbetinin belli olmaması, Deron'daki soru işaretleri, Kidd'in yaşlanması buna sebep olan faktörler. Hakkını verelim Cleveland Cavaliers da biraz kıyak yaparak, Dallas'tan 17. sırayı alarak karşılığında 24, 33 ve 34. pickleri takas etti. 17. sıradan Tyler Zeller gitti. Beyaz bir uzun, potansiyeli nasıldır bilemiyorum ama Cavs cephesi oldukça umutlu olacak ki biraz bonkör davrandılar. Dallas da 24. sıradan SG Jared Cunnigham'ı seçti. Bu seçim yine ufak çaplı bir steal olabilir gibi geliyor bana. Müthiş bir atlet olduğu söyleniyor. Kariyeri boyunca saha içi yüzdesi 45,5, üçlük yüzdesi 34,4. Şansını iyi değerlendirirse, rotasyonda süre bulabilir diye düşünüyorum.

Jae Crowder 
33. sıradan ise belki de NBA Tarihi'nin en sıra dışı hikaylerinden birine tanık olacağız ileriki dönemlerde. Seçilen isim 27 yaşında ve 6 yılını Hava Kuvvetleri'nde geçirmiş, Irak'a, Afganistan'a gitmiş bir asker olan Bernard James ! Pozisyonu pivot. 27 yaşından sonra kendi oyununu ne kadar ileri götürebilir soru işareti. Ayrıca uzunların NBA'e adapte olmas sürelerinin biraz zaman aldığı düşünürsek 27 yaşından sonra ne kadar efektif olabilir, bilemiyorum. Son sezonunda da % 60 saha içi isabeti ile 10,8 sayı, 8,1 ribaunt yapmış. Bekleyip, göreceğiz. Ancak böyle ilginç hikayeler özeldir her zaman. Şimdiden sempati duymaya başladım, ilgiyle takip edeceğim. James'in hayat hikayesini de yazmak isterdim ancak zaten Yazıhane ekibinden çok güzel bir yazısı kaleme alındı. Şuradan okumanızı mutlaka tavsiye ederim.

34. pick ise Jae Crowder'da kullanıldı. 6-6 boyunda bir SF. Ron Artest'in fiziğinde olduğu söyleniyor. Vücudu oldukça geniş, yeter ki akıl olarak benzemesin ona. Marquette çıkışlı, son senesinde 17,5 sayı, 8,4 ribaunt ile oynarken saha içi yüzdesi olarak % 49,8, üçlük yüzdesi olarak % 34,5'u buldu. İyi bir atlet ve defansif yönünün oldukça güçlü olduğu söyleniyor. Shawn Marion takas falan edilmezse, onun arkasında şans bekleyecek gibi duruyor. Son olarak, Mavericks 2. tur 55. sıradan seçtiği Darius Johnson-Odom'u da bir miktar para karşılığında Lakers'a takas etti. 

Özetle bir draft daha böyle geldi geçti. Önemli çaylaklar hakkında detaylı biyografileri okumak isterseniz buraya alalım. Artık gözler offseasona çevriliyor, D-Will sendeyiz...

18 Haziran 2012 Pazartesi

Offseason 2012 | Deron Williams ?


Enteresan bir sezon yaşadık. Sezonun başı, para ve hukuk hesaplarıyla geçti durdu. Sezon malum lockout'tan dolayı geç başladı, fikstür sıkıştı ama beklediğimize de değdi. Güzel bir sezon yaşadık hatta yaşıyoruz daha. NBA Finalleri gerçekten finale yakışır şekilde devam ediyor, takip ediyoruz. Ancak son şampiyon Dallas Mavericks için pek de parlak geçmeyen bir sezonun ardından, şu an final oynayan "genç" Thunder karşısında her ne olursa olsun playoffta süpürülmek pek de hoş değildi fakat sezon başından beri söyleyip durduğumuz, asıl hedefin önümüzdeki sezon olduğu zamanlara geldik artık. Bu yaz, takımın önümüzdeki sezonlardaki akıbetini çizecek bir yaz olacak. Hedefteki isim kuşkusuz Deron Williams. Talibi çok, bakalım Buzağılar bu mücadeleden zaferle ayrılacak mı bekleyip, göreceğiz.

Öncelikle Dallas'ın offseasonda bu tip bir hamleyi yapabilmesi için yeni CBA ile gelen "Amnesty" kuralını devreye sokması gerekiyor. Bu kural ile her bir takım bir defaya mahsus olmak üzere kadrosundaki bir oyuncunun kontratını, salary cap'inde görünmeden iptal edip, cap'inde yer açabiliyor. Bu noktada kontratı biten oyuncularla beraber Brendan Haywood'un da amnesty ile gönderileceği konuşuluyor ki aklın yolu zaten bir. Haywood'un uzun süreli kontratının olması, yaşının ilerlemesi ve artık yapabileceklerinin sınırlı olması amnesty'i kaçınılmaz kılıyor. Haywood'un, 2014-15 sezonuna kadar her yıl alacağı garanti 9 milyon $ civarındaki bu kontrat, çok büyük külfet takım için. Eğer Haywood amnesty ile postalanırsa, takımın capi 33 milyon $ civarında bir seviyeye inecek. Bu cap, limitin bir hayli altında kalacak ve aynı zamanda Mark Cuban'ın Mavericks'i satın aldığın beri ilk kez takım, salary cap sınırının altında bir maaş bütçesi ile offseasona girecek.

Öncelikli hedef tabii ki Deron Williams. Mavericks'in onu Dallas'a getirebilme ihtimali de küçümsenecek ölçüde değil. D-Will'in memleketinin Dallas olması belki de takımın en büyük avantajı. Yine kariyerinde son viraja girmek üzere olan Dirk ile aynı takımda oynayacak olması yine onun için büyük bir artı olur. Ancak yine Portland gibi daha genç takımlarla da imzalama şansı olsa da ben Deron'un bu yaz Nets'den ayrılıp, Dallas ile anlaşacağına inanıyorum. Çünkü yaptığı açıklamalarda ailesinin yanında olmasının onun için de önemli olduğunu vurgulamıştı sezon içinde ancak şimdilik pek de renk vermiyor.

Gelelim diğer önemli bir hamleye. Deron'dan sonra en önemli eksik pota altı. Tyson Chandler'ın ayrılmasından sonra orada resmen kara delik oluşmuştu orada. Haywood'un zaten artık pek de dermanı kalmadı ki yazının başında da dediğimiz gibi amnesty ile takımdan ayrılması yüksek bir ihtimal. Ian Mahinmi ancak benchten destek verebilir takıma, yapabilecekleri çok kısıtlı. Aslında sezon ortasında Deron Williams ile beraber kontratı biten Dwight Howard'ın da Dallas'a gelebileceği bir senaryo konuşuluyordu. Bu ihtimal ikisinin de maksimum kontrat alacağını düşündüğümüzde imkansız olsa da kontratlarında biraz indirime gitme durumlarında akıllara "acaba" sorusunu getiriyorlardı. Fakat Dwight'ın opsiyonunu kullanması ve en azından bu yaz FA olmayacak olması bu ihtimali tamamen rafa kaldırsa da Dallas medyası yine senaryolar üretiyor.

Yukarıda bahsettiğim senaryolara birazdan değineceğim ancak önce FA oyunculara bakmakta yarar var. Her ne olursa olsun Dallas'ın bu sezon en çok eksiklik yaşadığı pozisyon olan centre'a bir tane kaliteli adam bağlaması şart. FA'lere baktığımızda;

Roy Hibbert (Restricted),
Marcus Camby,
Kevin Garnett, 
Ömer Aşık, 
Chris Kaman, 
Brook Lopez (Restricted),
Javale McGee,
Spencer Hawes, 
Kris Humhries,
Robin Lopez (Restricted) gibi isimler göze çarpıyor.

Bu listedeki en çok göze çarpan isim tabii ki Pacers'te bu sezon çok iyi bir yıl geçiren Roy Hibbert. Ancak sınırlı serbest olması, bu konudaki en büyük dezavantaj. Uzunların bu kadar değerli olduğu bir piyasada, Pacers'ın Hibbert'ın gitmesine göz yumması intihar olur onlar için. Bu nedenle onu geçiyorum maalesef. Yine Marcus Camby, Kevin Garnett kaliteli isimler olsa da ilerleyen yaşları soru işareti oluşturuyor. Bu sezonu Sixers formasıyla iyi geçiren Spencer Hawes ve Nowitzki'nin Alman Milli Takımı'ndan takım arkadaşı Chris Kaman belki tercih edilebilir ancak bu isimlerin de takıma sınıf atlatacaklarını düşünmüyorum. Son alternatif olarak bir köşede durmalılar bence. Mark Cuban ve Donnie Nelson, Javale McGee kumarı oynar mı diye de düşünmeden edemiyorum. Yetenekli adam ama kafa çalışmıyor işte. Şahsen de istemem. En mantıklı tercih Brook Lopez olabilir diye düşünüyorum. Sakatlıklarla çok fazla boğuştu bu sezon, savunmada zaafları olsa da hücum gücü yüksek bir isim. Ancak Nets'den hem Deron'u hem de Lopez'i koparabilmek ne kadar ihtimal dahilinde bilemiyorum hem de Lopez sınırlı FA'yken.

İşte burada Dallas yazarlarının ürettiği senaryolar devreye giriyor. Örnek olarak, en başta akla yatan, en mantıklı hamle, en azından kendi açımdan, Dallas Brook Lopez'i alıyor, ardından Marion ve Beaubois karşılığında Magic'e takas ediyor. İlk bakıldığında akla yatıyor gibi dursa da hem Lopez'i hem Deron'u kaybedecek olan Nets ne yapacak bu noktadan sonra ya da bu işin olmasına ne kadar yanaşırlar soru işareti. Magic açısından sorun yok zaten, takasını isteyen Howard'ı bir şekilde elden çıkarmak zorunda kalacaklar. Zaten bu senaryo ile hem Lopez gibi iyi bir pivot hem yaşı ilerlemiş olsa da hala katkı verebilecek Marion'ı alabilirler aynı zamanda bir türlü patlama yapamayan ancak çok da kötü bir potansiyel olmayan Beaubois gibi bir isim de Magic yolunu tutabilir. İlk baktığımda Dallas için enfes bir hamle oluyor. Deron, Dirk ve Howard aynı takımda toplanıyor bir kere. Ancak bütün bu yazdığım, bu yaz her takım için okuyacağımız binbir şekilde senaryolardan sadece biri. Ancak bu hamlenin şu kurallarla ihtimali sanki zor duruyor;

-The player must re-sign with his prior team -- a team cannot include another team's free agent in a sign-and-trade. For three months or until December 15 of that season (whichever is later) after signing a contract as a free agent or matching an offer sheet to a restricted free agent.

Karışık bu CBA işleri ancak bir o kadar da zevkli. Herhalde en iyisi bekleyip, görmek. Ancak eğer olursa Deron ve Lopez'e de kabulüm ben, peşin söyleyeyim. Bunlara ek olarak Goran Dragic'in de isimleri yazılıyor. Deron gelirse bir anlamı olmaz ama eğer ona imzalatamazsak çok iyi bir sezon geçiren Dragic düşünülebilir. Aynı zamanda ESPN yazarlarından Chad Ford, Dallas'ın Mocklarda, Draft'te 17. sıradan North Carolina guardı Kendall Marshall'ı seçeceğini yazmış. Çok fazla NCAA'i takip etmem ama Andre Miller tarzında, yani şutu pek olmayan daha çok pass first bir guard olduğu okudum. Kolej istatistikleri de 7,0 sayı, 7,9 asist.

Çok daldık yeni isimlere biraz da takım içine bakmakta fayda var. Öncelikle 11 milyon $'lık kontratı sona eren Jason Terry ne olacak soru işareti. Sezon içinde kontrat yapılmadığı için huzursuzluğunu dile getirmişti ancak kalması için uzun vadeli bir kontrat yapılması gerektiği söyleniyor. Fakat yaşı onun da ilerledi Cuban'ın nasıl bir yol izleyeceğini açıkçası kestiremiyorum kalabilir de gidebilir de. Yine 8.5 milyonluk kontratı biten Kidd'in ben makul bir ücretle Dallas'la yola devam edeceğini düşünüyorum. İlerleyen günlerde anlaşılan isimler ve cap ne durumda olur bilemiyorum ama duruma göre Delonte West ve Brandan Wright'ın da takımda kalmasını isterim. Katkı veren, faydalı olan ve sevdiğim isimler.

Genel olarak durum böyle A planı şüphesiz Deron Williams. NBA Finalleri'nden sonra ortalık daha da hareketlenecek kuşkusuz. 1 senedir bütün Mavericks taraftarları bu offseasonı bekliyor, umarım doğru hamlelerle en iyi senaryo oynanır. Son olarak taraftar da boş durmuyor, D-Will videoları yapıyor. Bakalım...

28 Nisan 2012 Cumartesi

Mavericks vs. Thunder Preview


Son şampiyon sıfatıyla 2012 Playofflarına giriyor Dallas Mavericks. Açıkçası geçen sene şampiyonluğun "plase" adaylarından biri olarak playofflara girip, sonrasında da kupaya yürümüştü takım. Açık konuşalım, şampiyon adayı değil bu sene Dallas. Takıma eklenen isimlerin bir kısmının hayal kırıklığı yaratması ve giden (ya da gitmesi daha uygun olan) isimlerden sonra takımın kadro yapısı geçtiğimiz sezona oranla daha zayıf. Bir de 1 sene daha tecrübeli Thunder karşısında Dallas'ın şansı geçtiğimiz yılki Thunder serisinde olduğundan daha az.

Eşleşmelere kısaca bakalım. Karşıda Kevin Durant ve Russell Westbrook gibi 2 tane çok önemli oyuncu var. Russell Westbrook gibi patlayıcı bir oyuncuyu, Kidd'in tüm maç savunması çok zor gözüküyor. Burada ligin iyi savunmacılarından Delonte West'e önemli görev düşmekte. Ek olarak takım olarak Westbrook'un boyalı alana girmesini minimum seviyeye indirmek zorunda Dallas. Burada da Tyson Chandler gibi bir püskürtücünün eksikliğini hissedecektir takım. Haywood ve Mahinmi bu işte ne kadar başarılı olacak soru işareti şu anlık. Rick Carlisle'dan yine bol bol alan savunması göreceğimizi düşünüyorum ancak bu kez takımın karşısında geçen yılki Miami Heat gibi 3'lükte sıkıntı yaşayan bir takım yok. Alanı yaparken Kevin Durant ve James Harden'ın dış şut tehdidine de nasıl bir çözüm bulmaya çalışacak Carlisle hep beraber göreceğiz. Kevin Durant'i yine Shawn Marion alacaktır. Zaten durdurmak imkansız Durant'i ancak ritmini ne kadar bozabilecek, soru işareti.

Takımın hücum gücünde, standartlarının altında bir sezon geçiren Dirk Nowitzki'nin geçen seneki playoff performasına ne kadar erişebileceği, kilit noktayı oynayacaktır. Jason Terry yine benchten katkıyı verecektir. Senelerdir playofflara aç olan Vince Carter'ın da performansını açıkçası merak ediyorum. Rodrigue Beaubois ilk kez bir playoff döneminde ciddi rol alacak takımda. Onun ve Brendan Wright'ın da yapacağı katkılar Mavericks açısından önemli gözüküyor.

Eğer Lamar Odom hala bu takımda olup, oyunun her noktasına etki eden, her zamanki katkısını verebilseydi Dallas'ın turu geçebilme şansı bence gayet vardı. Şimdiki tabloyla, çok da olumlu bakamıyorum seriye. 5. ya da 6. maçta seri biter gibi geliyor bana ve bizimkiler tatile çıkar diye düşünüyorum. Yine de 12 sene üst üste playoff yapan, tecrübeli, yavaş ve şampiyon yüreği olan takım, genç, dinamik, aç ve atletik takıma karşı ufak bir sürpriz yapar mı acaba diyerek küçük de olsa açık kapı bırakmakta fayda var. Güzel bir playoff olsun diyerek, şimdilik noktayı koyalım. 


İki takımın sezon içi karşılaşmaları:

Mavericks vs. Thunder
1-3  Record  3-1 
94.8 Points 95.3 
39.8  Rebounds  44.8 
20.3  Assists 15.3 
.423  FG% .438 
.329  3-pt. FG% .300 
.868  FT % .782 
10.5  Steals 7.3 
22  Fouls 18 
5  Blocks 8.3 
13.5  Turnovers 17.8


Seri Programı:
Game 1: Sat., Dallas at Oklahoma City, 9:30 p.m. (ESPN) 
Game 2: Mon., Dallas at Oklahoma City, 9:30 p.m. (TNT) 
Game 3 : Thu., Oklahoma City at Dallas, 9:30 p.m. (TNT) 
Game 4: May 5, Oklahoma City at Dallas, 7:30 p.m. (TNT) 
Game 5*: May 7, Dallas at Oklahoma City, TBD (TBD) 
Game 6*: May 10, Oklahoma City at Dallas, TBD (TBD) 
Game 7*: May 12, Dallas at Oklahoma City, TBD (TNT) 
* If necessary