12 Haziran 2013 Çarşamba

Flopping


Flopping NBA'de özellikle son yıllarda iyice suyu çıkan bir şey. Anlamını bilmeyen arkadaşlar için açıklarsak; kısaca hakemi kandırarak, faul almak diyebiliriz. Son yıllarda örneklerini çokça görüyoruz, hatta öyle ki bazen oyuncular hakemlere yediremiyorlar yaptıklarını. Komik sahnelerin çıkmasının yanında, bazı durumlarda bu üst düzeydeki oyuncular dünyaya rezil olabiliyorlar.

Geçtiğimiz hafta David Stern bu konuda bir açıklama yaptı ve anti-flopping kurallarının genişletilmesi gerektiğini belirtti. Bilindiği gibi eğer bir oyuncunun flopping yaptığı tespit edildiğinde, oyuncuya 5.000 $ para cezası veriliyor lig tarafından. Ancak Stern'ün de açıklamasında belirttiği gibi mid-level kontratın 5.5 Milyon $ olduğu bir ortamda 5.000 $ dolar devede kulak kalıyor. Aslında bu kural bile tam olarak uygulanmamış bu sezon. Toplamda 19 oyuncu uyarı almış, 5 oyuncu ise 5.000 $ para cezasına çarptırılmış. Önümüzdeki sezon daha sert kurallar göreceğiz kuşkusuz. 30.000 $'a kadar bu cezanın çıkabileceği söyleniyor. 

Esasında bu postu yazma sebebim birazdan aktaracaklarım. Mavericks'insıradışı başkanı Mark Cuban ise ilginç bir girişimde bulunmuş. Cuban, flopping konusunda bilimsel bir çalışma yapılabilmesi için Southern Methodist Üniversitesi'ne 100.000 $ hibe ederek, bir proje başlatılması ön ayak olmuş. Araştırma projesi 18 ay sürecek. Araştırma projesine başkanlık yapacak olan Peter W. Geyand; insanların yaşı ilerledikçe çarpışma kuvvetlerinin etkisinde denge ve kontrol mekanizması fonksiyonu ile alakalı bir çok çalışma yapıldığını ancak aktif sporcular içinde bu tip bir çalışmanın pek yapılmadığını söylemiş. Zaten projenin de esas amacı basketboldaki çarpışmaların etkisini ve dengeyi bozabilecek kuvvet eşik değerlerini saptayabilmekmiş. 

Bakalım projeden sonuç çıkacak mı ya da elde edilen veriler maç içinde hemen değerlendirilebilecek mi? Belki de bu çalışmanın yapılması bile oyuncuları gözünü korkutabilir. Her ne olursa olsun, oyunun tadını kaçıran şeyler bunlar, sporcu etiğine de yakışan şeyler değil. Umarım sonuç alınır bu çalışmadan.

Bir de flopping derlemesi koyayım buraya. Çok keyifliler var içinde:

10 Haziran 2013 Pazartesi

Reloading


2013 senesinin geçen ilk 6 ayına bakıyorum, kötü ötesi diyebilirim. İnanılmaz yorucu bir okul dönemi geçirdim. Mühendislik okuyan bir öğrenci olarak, 3. sınıfı atlattığında o pembeye tabloyu çizenlere selam olsun ilk önce onu söyleyeyim. Hani rahattı len 4. sınıf? Bitirme projesi ile 7 ay uğraştıktan sonra, son teslim gününde tezi güç bela verebildim. Tezi de haftaya sunacağım. Eğer bir terslik olmazsa resmi olarak mezuniyetime 1 hafta kaldı. Bunların yanında bütün bir sene ne olacağız, çalışsak mı, yüksek mi yapsak, askere mi gitsek sorularıyla kendimi yedim bitirdim. Hala belirsiz aslında durumum. Muhtemelen yüksek lisans yapacağım ama seneye hangi şehirde olacağım muallak, o bile insanın kafasını içten içe kemiriyor.  

Neyse, bu süre zarfında bu sezon başında League Pass'i sezonluk yenileyen kafama edeyim. Toplasan 10 maç ya izledim ya da izlemedim. İzlediklerimin yarısı da Mavericks değildi zaten. Ha takımı takip etmedim mi? O kadar da değil, daha ölmedik ama açıkçası kafamı toparlayıp full detayları ile bakmadım, ne yalan söyleyeyim pek de heyecanım yoktu bu sene. Oynanan sistemsiz basketbol, her izlediğimde basketboldan bir adım daha uzaklaştırıyordu beni, kasmadım o nedenle. Özetlere baktım, 2 recap okudum, box-score'a adettendir diye baktım, o kadar. Yaptığım tek düzenli şey Yahoo Fantasy oynamaktı herhalde arkadaşlarla. Şimdi ne değişti peki diye sorabilirsiniz. Bir şey değiştiği yok aslında. Sadece çok özledim bu oyunu, onu farkettim. Kafam rahat bir şekilde maç izlemeyi, NBA'i takip etmeyi özledim ve bir süre de öyle gidecek gibi duruyor şimdilik. 

Lakin, bu yazıyı yaklaşık 1 hafta önce yazacaktım. Hafiften bütün sitelerimi okumaya başlamıştım ve notlarımı alıyordum. Ancak son bir haftadır hemen hemen her akşam Gezi'deyim. Kalan zamanda da birkaç TV kanalı ve gazete ile beraber Facebook ve Twitter'dan gündemi takip ediyorum ve başka hiçbir bok yapmıyorum.  Son 1 haftada takip ettiğim tek spor aktivitesi dünkü Roland Garros'un erkekler finalinin ilk setiydi. Ha bir de Galatasaray Erman Kılıç'ı almış galiba. Her geçen gün durumu biraz daha kötüleşiyor. Günde 3-4 posta yapılan konuşmalar da can sıktı artık, ibretle izliyoruz. Bu işin sonu pek iyiye gitmiyor. Umarım en az hasarla ve istenen şekilde çıkacağız bu işin içinden. Ben de gideyim, bu kargaşanın içinde bir mühendis olup, diplomayı alıp geleyim bari. Bu arada, gündemi takip ederken bunaldığınız zamanlarda bekleriz, zira ben bunaldığımda 2 çizik atıp, en azından burayı yeşerteyim diyorum. 2013'ün 2. yarısında, her yönden tavan yapmak dileğiyle...