4 Haziran 2011 Cumartesi

We Ain't Done Yet | Florida'nın Ardından: 1-1


Öncelikle okuldaki finaller sonunda bitti ve tatile girdik. Bundan sonra, benim için çok daha daha fazla önem taşıyan 2011 NBA Finalleri boyunca burası, bu saatten sonra ivme kazanmaya başlayacak. Gerçekten öyle bir 2. maç izledik ki, NBA'i izlediğim yaklaşık 10 sene boyunca, bu tip efsanevi geri dönüşleri çok az görmüşümdür sanıyorum. Şu ana kadar yaşananlara sırayla değinmeye çalışacağım ama yazının başlığının da nereden geldiğinin altını çizmek gerekli bence. Başlığı, Mark Cuban'ın Dallas'ın Konferans Şampiyonu olduktan sonraki sözlerinden aldım; "Daha bu işi bitirmedik..."

İlk maçta yaşananlardan başlayalım. Aslında ilk 2 maç itibariyle beklediğim skor gerçekleşti. Mavericks'in 1 maç çalacağını düşünüyordum öyle de oldu. İlk maçta Dallas'ın LeBron ve Wade gibi atletik oyunculara karşı Carlisle'ın yeri geldiğinde bolca uyguladığı alan savunması stratejini kullanacağını aslında takip eden hemen hemen herkes tahmin ediyordu. Nitekim de öyle oldu. Fastbreakler haricinde LeBron ve Wade potaya rahat gidemedi fakat alan savunmasının en büyük zaaflarından olan boş üçlükler ve verilen bol hücum ribauntları ibrenin Heat tarafına geçmesine neden oldu. (Hücum ribaundları 16'ya 6 Heat.) Dallas'ın da Terry, Peja gibi şutörleri Heat savunması karşısında çaresiz kalınca, ilk maçta alınan mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

2. maç da aslında farksız seyretmedi desek yeridir. Genelde Miami'nin kontrolündeki oyun sonucunda, bitime 7.14 dakika kala Heat 15 sayı öne geçmişti. Wade'in ilk maçtan sonra bir açıklaması vardı. Son periyotlarda vidaları sıktıklarını ve maçı aldıklarını belirtmişti. 2. maçta da benzer bir senaryo seyrederken, sözde Kral James'in, Wade'in farkı 15 sayıya çıkaran basketinden sonra takındığı şımarık ve laubali tavırlardan sonra, Mavericks'in aynı oyun disiplinini koruyarak farkı yavaş eritmesi, gevşeyen Miami'nin toparlanmasına da izin vermedi. Şunu belirtmek lazım, maçın sonu 22-5'lik Dallas Mavericks üstünlüğü ile bitti. 2. maçın son 7 dakikasına kadar feci bir seri geçiren Jason Terry kıvılcımı ateşledi ve bu süre zarfında 6 sayı kaydetti. Nowitzki'nin maçın son anlarında ipleriyle tamamen eline alması, Dallas Mavericksli taraftarların belki de en fazla istediği şeylerden biri zaten.

Seri genelindeki performanslara baktığımızda özellikle Shawn Marion'ın hakkını vermemiz gerek. Takımın hücumda tıkandığı anlarda çıkıp sorumluluk alıyor, içeri penetre ediyor, skor yükünü üstleniyor. Açıkçası playoff karnesi kötü olan bir oyuncudan beklenmeyecek kadar bir performans koydu ortaya şimdiye kadar, bozulmamasını umuyoruz. Onun savunmadaki varlığı ise işin daha da önemli kısmı ayrıca. Ek olarak, Peja'nın Lakers serisindeki kadar şut atmayacağını tahmin ediyordu belki herkes ama bu kadar da kötü oynayacağını sanmıyordum ben. Varlığı her dakika zarar veriyor bu seride takıma. Hücumda tıkanmasının yanında, savunmada da atletik guarlara karşı yavaş kalması en büyük handikapı. Carlisle'ın 3. maçta, Peja konusunda rotasyona bir ayar çekmesini beklemekteyim. Terry de kötü gidiyordu fakat 2. maçın, sonlarında elini taşın altına koymasıyla şimdilik kötü etiketini üzerinden attı. Bir de Jason Kidd'e değinirsek. Son maçtaki ilk yarı performansı Kidd'in kariyeri boyunca izlediğim en kötü maçlarından biri olabilir. İlginç top kayıplarının yanında, yaptığı ilginç stepsler, takımın önüne iyice taş koydu. Fakat bu maçın istisna olduğunu düşünüyorum.

Miami cephesine baktığımızda en çok öne çıkan oyuncu Dwyane Wade. LeBron'un ilk maçtaki şut performansı etkileyiciydi fazlasıyla ama 2. maç çok fazla devamını getiremedi. Yokları oynayan Mike Bibby ise 2 maçta sahneye çıkarak, üçlüklerle can yaktı diyebilirim. Dallas'ın yapmaması gereken en önemli şey, Miami'nin transitionlarına neden olmak. Bu da top kaybı yapmamaktan geçiyor. 2. maç maç bol bol yaptı Dallas bunu. LeBron ve Wade anında karşı potada bitivermesi, Mavericks'e oldukça sıkıntıya soktu ve sokmaya devam edecektir böyle devam ederse. Onların en büyük defoları serbest atışları gibi duruyor. Ayrıca maçın son hücumunda Nowitzki'yi seri genelinde iyi savunan Haslem yerine Bosh'un alması hataydı bence. Fakat daha önemli hata, Miami'nin 1 faul hakkı olmasına rağmen, Nowitzki'ye drive ederken faul yapmamış olmaları. Olayın detaylarını bilmiyorum ama eğer Spo faul yapmayın dediyse çok büyük salaklık, büyük bir çaylak koç hatası. Eğer söylenmesine rağmen Bosh faul yapmadıysa, bir zahmet atsın aşağıya kendisini. 

Dallas'ın bu playofflar yürek patlaması yaşadığını ve ortaya yıllarca koyamadığı karakteri koyduklarını söylemek pek de zor değil. Bu geri dönüş çok efsanevi olup, ilerki yıllarda NBA Greatest Games'de yerini alacak olsa da aslında Mavericks bu tip geri dönüşleri bu playofflarda fazlasıyla yaptı aslında. Örneğin Blazers sersindeki 6. maçta 12 sayıdan, Lakers serisinin ilk maçında 16 sayıdan ve Thunder serisinin 4. maçında son 5 dakika da benzer şekilde 15 sayıdan dönülmesi gibi. Eğer seri 2-0'a gelseydi, %90 bitmişti bana göre iş. Tarihte 2-0 geriye düştükten sonra şampiyon olan 31 final oynayan takımdan 3 takım var; 2006 Heat, 1977 Trail Blazers ve 1969 Celtics. Ayrıca  1985 yılından itibaren NBA Final serileri 2-3-2 şeklinde oynanıyor ve bu geçen 15 yıl içinde kendi evinde 2 maçı da alıp, seriyi veren tek takım var o da 2006 yılında ne yazık ki Dallas Mavericks.  O nedenle deplasmanda 1 maçın alınması, kafa olarak takımı biraz olsun rahatlatmıştır diye tahmin ediyorum. Bana göre serinin gidişatı, önümüzdeki 3 maç itibariyle 2 Mavericks'in, 1 Heat'in galibiyeti şeklinde olacak ve seri tekrardan Miami'ye 3-2 Dallas Mavericks üstünlüğü ile dönecek ve son 2 maçta son sözler söylenecek. 3. maç kritik bir önem taşıyor. Kazanan taraf avantajlı konuma geçecek ve Mavericks'in bu maçı kesinlikle kazanması gerek. Şu ana kadar çok güzel seri oluyor, daha güzel maçlar izleriz diyerek bitirelim şimdilik. Önümüzdeki maç TSİ 03.00'da Pazar gece, American Airlines Center'da, Dallas'ta...

Not: Fotoğraf için Gürkan Menteş'e teşekkürler.


Maçın Özeti:


Hiç yorum yok: