2 Nisan 2011 Cumartesi

Mavericks 82-110 Lakers


Bloga son maç yazısını bir Lakers maçı öncesi atmıştım, aradan geçen günlerden sonra yine başka bir maç yazısına Lakers ile devam ediyoruz. Bloglar kapandığı ve kaldığım yerin interneti zıvanadan çıktığı için maalesef biraz uzak kaldım buradan ama yavaş yavaş her yoluna giriyor gibi yaklaşan playofflar öncesinde. Yola giriyor demişken, peki Mavericks'de her şey yolunda mı? Orası işte karışık biraz. 

12 Mart'ta American Airlines Center'daki maçı Dallas 96-91 kaybetmişti Lakers'a karşı hatırlayacağınız üzere. Maçın içeride kaybedilmesi bir yana, maç bir mesaj maçı olduğu için kaybedilmesi gerçekten pek de hoş olmadı. Üstelik Kobe'nin pek gününde olmadığı bir maçta, pota altında Gasol ve Bynum ikilisine Mavericks'in cevap verememesi esas önemli sorundu bana göre. O günden bu yana oynanan maçlarda Dallas'ın derecesi kağıt üzerinde fena değil. Fakat bu periyotta, içeride kaybedilen Spurs maçı da sıkıntı. Esas rakiplere karşı, ligin sonlarında galibiyet alamamak playofflar öncesi alarm olarak algılanmalı.

Gelelim Perşembe gecesi Los Angeles'ta oynanan maça. Açıkçası tansiyonu çok ama çok yüksek bir karşılaşma oynandığını belirtmek lazım sanırım. Tansiyonun bu kadar yükselmesinin tabii ki en büyük nedeni sezon boyunca birbirlerine laf sokma yarışına giren Mark Cuban ile Phil Jackson diyebiliriz. Onların birbirlerine durmadan sallamaları, geçtiğimiz geceki maçı bu hale getirdi ve bu laflar oyucuların ve taraftarların da iyice dolmasına neden oldu sanıyorum.

Maçta birçok oyuncu oyundan atıldı. Atılmalarının nedeni ise Steve Blake ile Jason Terry arasında, Terry'nin başlattığı olay. Pozisyonda Terry'nin, Blake'i kasti şekilde itmesinin ardından ortalık karıştı.. Sezon başından beri rahat durmayan Matt Barnes ve Brendan Haywood da olaya dahil oludu ve 4 oyuncu oyuncu oyundan atıdı ve bu olaydan kısa bir süre sonrada Shannon Brown, Cardinal ile yaşadığı pozisyondan sonra oyundan atılıp, bu sayıyı 5'e yükseltti. Bunlara ek olarak, NBA maçlarında pek de rastlamadığımız bir şey yaşandı. Bir taraftar, Dallas benchinin arkasından sahaya doğru hızla koşarak, girmeye çalışırken görevliler tarafından engellendi. Hedefi Dallas benchimiydi ya da sahadaki bir oyuncu muydu tam olarak bilmiyorum. 

Biraz da basketbol konuşalım. Nowitzki haricinde etkili olan bir oyuncusu yoktu Mavericks'in. Lakers bir önceki maçın kopyasını yaparak, yine pota altında Gasol ve Bynum ile epey etkili oldu. Tyson Chandler bir yere kadar dayanabiliyor bu ikiliye karşı. Nowitzki haricinde, diğer oyuncuların da iyice sinmesi mağlubiyeti kaçınılmaz hale getirdi. İlginç ve acı bir istatistik vereyim bir de. Son çeyreğin başında skor 82-70 Lakers lehine olup da maçın 28 sayıyla bitmesi gerçekten enteresan. Hatta daha fenasını söyleyeyim, maç 90-78'ken ve maçın bitmesine 8.20 dakika varken, Dallas'ın son 8 dakikada sadece 4 sayı bulması gerçekten trajikomik...

Herşeye rağmen de arka arkaya 11. sezon +50 galibiyet alarak playofflara kalmak kuşkusuz başarılı bir sonuç olsa da bunun devamını playofflarda getirebilecek bir bu sezon Dallas peki? Batı'nın zirvesindeki playoff sıralaması nasıl olacak daha belli değil fakat Dallas'ın yeri garanti gibi. 3. sırada giriyoruz büyük ihtimal. San Antonio'nun sakatlıklarla topallayarak gitmesi ve Lakers'ın çok formda gelmesiyle Spurs ile Lakers arasındaki maç sayısı 1.5 şu an itibariyle. Yaklaşık 7 maç kaldığını da düşünürsek ve Spurs ile Lakers'ın bir daha oynayacağını göz önünde bulundurursak ben Lakers'ın 1. sıraya çıkabileceğini düşünüyorum. Ki çıkmasını da şu an için istemekteyim. Şu tabloda, bu oyun şablonu değiştirmeden ya da Carlisle yapıcı bir çözüm bulmadan Mavericks'in Lakers'ı elemesi bir yana, ben 2 maç alabileceğini düşünmüyorum. 5 maçta biter seri. İlk turu kazasız belasız geçebildikten sonra, Spurs ile oynamak daha akıl karı gibi duruyor şimdilik. Önümüzdeki maç, TSİ bu akşam 05.30'da, Warriors ile Oracle Arena'da. 

Maçın Özeti:


Hiç yorum yok: