30 Nisan 2011 Cumartesi

Playofflar'da 1. Turların Ardından


NBA'de bu gece itibariyle ilk turlar tamamlandı. Kısa kısa serilere göz atalım. Sonuçlar aşağıdaki gibi;

San Antonio Spurs 4-2 Memphis Grizzlies
Los Angeles Lakers 4-2 New Orleans Hornets
Dallas Mavericks 4-2 Portland Trail Blazers
Oklahoma City Thunder 4-1 Denver Nuggets

Chicago Bulls 4-1 Indiana Pacers
Miami Heat 4-1 Philadelphia 76'ers
Boston Celtics 4-0 New York Knicks
Orlando Magic 2-4 Atlanta Hawks

San Antonio'dan başlarsak. Açıkçası Dallas'ın, Memphis ile eşleşmesinden korkuyordum. Dinamik takımlar, pota altında Gasol ve Zach ile etkili oluyorlar, sene içinde de çok kez çelme taktılar, gerek yoktu. Zaten onlar da Spurs ile eşleşmeyi istiyorlardı, sezonun son maçlarında gerekli ayarı çektiler 8'den girebilmek için ve tarihte Mavericks'in bir kez yaşadığı, 1.'nin 8'e elenmesi vakası bir kez daha gerçekleşti. Spurs normal sezonu çok iyi geçirse de zorlu seriden tecrübesi ile galip çıkacağını düşünüyordum playofflar başlamadan ama bu kez Spurs'ün tecrübesi de yetmedi. Bu yaşlı kadro yavaştan rebuildinge doğru gider. Mutlu oldum tabi elenmelerine, onların da insan olduğunu anladık sonuçta.

Lakers-Hornets serisi de açıkçası ilginç başladı. Chris Paul'ün mükemmel bir seri geçirmesi ve ilk maçı almalarıyla saha avantajını ellerine geçirseler de Lakers'ı elemleri çok büyük sürpriz olurdu. Lakers'ta Gasol'ün oyunu hayal kırıklığı yarattı. Temennimiz Mavericks serisinde coşmaması.

Thunder-Nuggets eşleşmesinin, Mavericks-Blazers serisi ile beraber en çekişmeli seri olması bekliyordum. Fakat 4-1 ile Thunder aldı götürdü seriyi. Nuggets Carmelo Anthony takasından, son derece kazançlı çıksa da ellerinde çok iyi parçalar olmasına rağmen, takım içinde bir lider olamamasının sıkıntısını çok çekti. Kadroda çok iyi takas malzemeleri var. Yazın yapacakları mantıklı bir kaç hamle ile çok güçlü bir takım haline gelebilirler. Thunder ise her geçen gün Batı'nın zirvesinde daha fazla söz sahibi bir takım olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. 

Lig lideri Chicago, Indiana serisini 4-1 ile geçti ama oynadığı oyun pek çok kişiyi tatmin etmedi. Seri bana kalırsa 7. maça kadar gidebilirdi. Pacers'ın saygı duyulacak bir oyun oynadığını söyeleyebiliriz rahatlıkla. Fazladan 2 maç alabilirlerdi gayet. Chicago da bu seriden iyi dersler çıkarmak zorunda. Yoksa Atlanta karşısında çok sıkıntı çekerler.

Miami-Philadelphia serisi ise beklediğimiz gibi bitti diyebilirim. 1 maç verdiler sadece. Miami ile Boston arasındaki seri de çok enteresan ve zevkli olacak kuşkusuz. Sixers'a da teşekkür etmek gerek. Güzel maçlar izledik. Bu kadronun yapabileceği en fazla buydu bu sene.

Sonucu belki de en çok şaşırtan seri buydu. Hiç ummadığım bu seriden süpürgeler çıktı. MSG'nin atmosferinde, yıllardır playoff yapamayan New York'un 2 maç almasını bekliyordum, olmadı. Perkins'i elden çıkaran Boston'ın zorlanacağını düşünüyordum. Seriden geriye kalansa Mike D'Antoni'nin bol bol eleştirilmesi.

Magic'te de işler hiç mi hiç iyi gitmedi. Seriyi 27 sayı, 15.5 ribaund, 1.8 blok ortalamaları ile tamamlayan Dwight Howard, takım arkadaşlarından pek destek alamadı. Hidayet kayıpları oynadı ve Hawks, Bulls'un rakibi olarak adını Doğu Yarı Finali'ne yazdırdı.

29 Nisan 2011 Cuma

Mavericks 4-2 Blazers | Bugün Bayram !


Başlıkta da yazdığı gibi bugün bayram. Mavericks'liler olarak, kutlayalım kutlayabildiğimiz kadar. Diyeceksiniz ki,  ulan takım playofflarda sadece 1 tur geçti, eleman bayramdan falan bahsediyor. Son yıllarda kimsenin yaşamadığı felaketleri yaşamış olan bir takımın taraftarı olarak, olacak o kadar diyorum sadece. Serinin 4. maçında, Brandon Roy'un muhtemelen NBA Greatest Games'de yerini alacak performansından sonra takımın ayağa kalkıp, art arda 2 maç kazanması gerçekten çok güzel bir gelişme. Herşeyden önce, senelerdir playofflarda olmayan özgüven bir nebze olsun yerine geldi diyebilirim.

5. maçtan başlayalım. Öncelikle söyleyeyim, maçı izledim fakat okulumun yoğunluğundan dolayı değil maç yazısı yazmak, internete girecek fırsat bulamadım. Biraz güme gitti bu maç ama Roy'un darbesinden sonra tekrardan ayağa kalkıp, serinin kontrolünü kaybetmemek önemliydi diyerek, 5. maçın öyküsünü yazmaktan kaçıp, hemen bu sabahki maça geleyim.

Seri başındaki tahminim 4-2 Mavericks lehineydi. Tutturduk. Maç öncesi, çevremdeki insanlara kesin kazanacağız, 7 maça kalmaz diyordum nitekim de bildim. Bilmişken de iddaa'dan da parayı götürdüm ayrıca, onu da yeri gelmişken belirteyim hehe. Öncelikle Blazers maça çok hızlı başladı, fark bir anda açıldı. Maçın kontrolü başlarda karşı tarafta olsa da , maçın 2. çeyreğindeki 33-16'lık Mavericks üstünlüğü, maça dengeyi getirip, ibreyi Dallas'a kaydırdı. Son çeyreğe girilirken 13 sayılık Mavs üstünlüğü vardı fakat 4. çeyreğin başındaki fark, Blazers'ın oyunu ve farkın kapanmaya başlaması akıllara Roy'un 4. maçtaki yaptıklarını getirse de bu kez bir hüsran daha yaşamadı takım. 

Oyuncu performanslarına değinelim kısaca. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Jason Terry playoffların ilk turu itibariyle beni açık şekilde göt etmiştir, bunu belirtmeliyim. Her yıl sinip, kabuğuna çekilen Terry, son maçtaki 22 sayı, 8 asistlik katkısının yanında seri genelinde de 17.3 sayı, 3.8 asistlik ve %48.7 saha içi yüzdesi ile sınıfı benim gözümde bu yıl geçmiştir. Kendisini tebrik ediyor ve önümüzdeki seride de bu çizgiyi düşürmemesini umuyorum. 

Nowitzki de bilindiği gibi zaten 27.3 sayı ve 7.3 ribaund ortalamaları ile seriyi noktaladı. Playoff kariyer ortalaması +25 ve +10 ribaund olan bir oyuncu için gayet ortalama istatistikler. En kritik yerlerde, clutch özelliğini ortaya koyarak el yakan topların hepsini layıkıyla kullandı. Bir tebrik de kaptana geliyor haliyle. Tyson Chandler da belki istatistiksel olarak çok dikkat çeken bir oyun oynamasa da savunmadaki gayreti, pota altındaki mücadelesi bence gayet güzeldi. 

Seri kazanmak önemli fakat Dallas'ın kazanması çok daha önemli. 2006 Finali'ndeki hüsrandan sonra, 5 yılda sadece 1 kez (2009 Spurs) playoff serisi kazanabilmişti takım. O günden bu güne, çok kez psikolojik olarak darbe alsalarda şu Portland serisinin kazanılması sanılandan çok daha fazla değerli bana göre. Takımın özgüveni biraz daha yerine geldi denebilir bence ve bu moralle Batı Yarı Final'inde Lakers ile eşleşiyor takım. İlk maç Pazartesi gecesi. Haftasonunda iyi bir dinlenme fırsatı bulacaklardır. Muhtemelen yarın da Mavericks-Lakers serisinin preview'ı blogda yerini alır.

Maçın Özeti:


24 Nisan 2011 Pazar

Mavericks 82-84 Blazers | Epic Fail !


Dün herhalde kimse Dallas Mavericks taraftarının yerinde olmak istemezdi desem pek yanılmam sanıyorum. Yine bir playoff dönemi, yine çok ağır bir darbe aldı takım. 2006 Miami, 2007 Golden State gibi çok ağır psikolojik hasar alan Dallas'ın, bu zincire bir halka daha ekleyebilir ilerleyen günlerde, herkes hazırlıklı olsun...

Maça gelelim. İlk çeyrekte tam 12 top kaybı yaşandı ve ilk çeyrek skoru 16-11 gibi kısır bir skorla Mavericks üstünlüğü ile sona erdi. 2. çeyrek, ortalama bir ikinci çeyrek olarak geçtikten sonra, Dallas 3. periyot maça ağırlığını koydu ve farkı bir ara 23 sayıya kadar çıkardı. Bu nokta Portland için bir nevi yolun sonu, Dallas için Batı Yarı Finali anlamına geliyordu. Blazers'ın hücumda son derece tıkanık bir oyun oynayarak arka arkaya 17 hücumda başarısız olması ve Mavericks'in yaptığı iyi savunma Portland'ın iyice direncini kırmıştı.

Şunu net söylemeliyim ki, son periyoda bu kadar farkla önde girerken bile nedense içim rahat olarak maçı izleyemedim. Her an, her saniye bir terslik olacak gibi geldi ve de belki de NBA tarihinin en sağlam geri dönüşlerinden birine imza attı Portland. Seri öncesi değerlendirmemde dizleri bitme noktasına gelen Brandon Roy'dan pek çekinmediğimi söylemiştim, nitekim ilk 2 maç itibariyle de haklı çıktım. Ancak Rose Garden'daki maçlarda hakkını vermek lazım mükemmel oynadı. Hatta dünkü maçta, son çeyrek performansı şimdiden efsane olmuştur bana göre. Çıkıp son çeyrek 18 sayı atarak, dağılmak üzere olan, takımın geri kalanının kafaca bittiği maçı çevirdi. Helal olsun, çok büyük yürek patlaması yaşandı.

Peki Dallas bu süre zarfı içinde neler yaptı? Son çeyreğe girerken oyuncuların üzerinde rehavet oldu mu bilemiyorum ama son çeyreğe bu kadar büyük bir farkla önde giren takımın ne olursa olsun, playoff ortamında bu tip bir yenilgiye izin vermemeliydi. Portland bangır bangır geri dönerken Carlisle duruma bir türlü önlem alamadı. Roy'un savunulmasında bir sürü şey deneyebilirdi ama yapmadı, o da sınıfta kaldı. Stevenson'ı, Brewer'ı üzerine salabilirdi ya da alan savunmasına geri dönüp zaten üçlüklerde sıkıntı yaşayan Blazers'ın üçlüklerini riske edebilirdi. Birçok şey yapabilirdi ama yapmadı. Bir de diğer anlayamadığım, seri boyunca son çeyrekleri mükemmele yakın oynayan Nowitzki'ye maçın sonunda nasıl top inmez bunu da çok ilginç...

Kağıt üzerinde seri 2-2. Dallas bu maçı adam gibi kaybetseydi açıkçası çok da ilginç bir olay olmayacaktı. Hala da bir şey kaybettikleri yok gibi, saha avantajı Mavericks'te. Ama bu dediğim, sadece kağıt üzerindeki görüntü maalesef. İşin boyutları çok daha büyük bana göre. Bu mağlubiyet yakın geçmişte Miami ve Golden State facialarının da yaşandığını göz önüne getirdiğimizde, sanılandan çok daha ağır bir travma. Mental açıdan ne haldeler bilemiyorum oyuncular ama durumun çok da parlak olduğunu düşünmüyorum. Seri Dallas'a taşınıyor, 5. maç o kadar kritik ki takım için anlatmama gerek var mı bilmiyorum. Eğer Mavericks kazanırsa, tekrardan ayağa kalkar. Eğer kaybederse, 2006 Dallas-Miami final serisinin bir benzerini izlemiş oluruz. Mark Cuban'ın da neler yapacağını çok merak diyorum. Artık takımı taraftara mı dövdürtür, prim mi dağıtır bilemiyorum ama Dallas'ın 5. maçı kesinlikle kazanması gerek ve üzerlerinde bu kadar baskı ve karşılarında tekrardan ayağa kalkan Brandon Roy olduğunu düşününce bu işin pek de kolay olmayacağı görünüyor. 5. maç, Pazartesi akşamı TSİ, 03.30'da American Airlines Center'da.

Maçın Özeti:


Bu da Mavericks taraftarının dün geceki ruh hali:

23 Nisan 2011 Cumartesi

Mavericks 92-97 Blazers


Geçtiğimiz geceki maçta Portland, Dallas'ı 97-92 yenerek seride ayakta kalmayı başardı. Dallas, bu maçı da kazanabilseydi, seri 3-0'a gelecek ve Portland'ın direnci iyiden iyiye kırılacaktı fakat önemli bir galibiyet alarak seriye tutunmayı başardılar.

Maçın öyküsüne gelirsek. Maça çok hızlı başladı Portland, özellikle de Wesley Matthews. Maçın genelini önde götürmelerine rağmen çok ufak farklar vardı her zaman skorda. Ancak 4. periyodun başında, Dallas'ın yediği 12'ye 2'lik seri, maçın kopmasına neden oldu. Jason Kidd ile başlayalım oyuncu performanslarına. 2 maç arka arkaya müthiş oynadıktan sonra, beklenildiği gibi bu maçta skora çok büyük katkı yapamadı, normal rakamlarına döndü. Fakat normal rakamları derken sayı bakımından diyorum yanlış anlaşılmasın tabi. Normal olamayan istatistiklerde vardı, örneğin 3 asist, 5 top kaybı gibi.

Nowitzki klasik playoff sayılarına ulaşıyor ancak bunların çoğunu düşük şut yüzdesiyle fakat bol serbest atışla yapıyor. Açıkçası her zaman, playoff döneminde çok fazla faul yapıldığı gibi gerekçesiyle eleştirilir Dirk. Ama belki ilk maçtaki birkaç pozisyonu bir tarafa koyarsak, seride genel olarak aldığı faullerin doğru olduğunu düşünmekteyim. O da 25 sayı, 9 ribaund ile mücadele etti.

Geçen maç, şapkadan çıkan tavşan misali oynayan Peja, bu maç pek etkili olamasa da şapkadan çıkan diğer tavşan Jason Terry'di dün gece. 10/13 isabeti saha içi, 5/7 üçlük isabeti ile 29 sayı kaydetti ki, playofflarda hermen hemen her zaman sinen bir oyuncunun böyle bir performans göstermesi çok şaşırtıcı. Nowitzki'ye skor anlamında destek çıkan bir oyuncu şu ana kadar hep vardı Mavericks'de ama önemli olanın, bu ismin istikrarlı bir şekilde katkı vermesi diye düşünüyorum.

3. maçta boyalı alanı biraz daha fazla kullandı takım ancak boyalı alanda Brendan Haywood gibi bir isim olunca, sinir krizleri geçirmemek elde değil. Tyson Chandler faul problemine girdiği an, sıkıntılar başlıyor hemen. Haywood öyle bir oyuncu haline geldi ki, bana göre bu ivme ile devam ederse, Dampier'dan bile daha kötü bir tablo olacak ortada. En azında Damp, ilk birkaç sene belli bir standartta katkı verdi, Haywood ise daha serbest atışlarda çemberi bile zor görüyor. Seri boyunca %16,7 ile atıyor, şaka gibi. Yakında Portland, Hack-a-Wood yaparsa şaşırmamak lazım.

Dış alanı savunmada ise sıkıntı daha fazla çekmeye başladı takım. Wesley Matthews'in üçlüklerine ve Brandon Roy'un da biraz olsun kendisine gelmesiyle, dış alan savunmasına önlem almakta zorlanıldı. 2 ve 3 numarayı savunabilmek için 4 oyuncusu var Dallas'ın elinde. Marion, Beaubois, Stevenson ve Brewer. Marion yine bu sene de yokları oynuyor, Beaubois hem formsuz, hem de ayak bileğinden sakat bu gece aktif edilip, edilemeyeceği bile şüpheli. Stevenson, adet yerini bulsun diye maçın başında 5 dakika oynayıp, bir daha oyuna adım atmıyor. O zaman Carlisle hocam, Brewer için daha neyi bekliyorsun?

Bir de hakem skandalı yaşandı tabi maçta ona da değinmek gerek. Belki bu verilen karar ile maçın galibi değişmeyecekti ya da değişme olasılığı çok zordu ama Jason Kidd'in maç sonu attığı bir üçlük sonrası 2 sayı kararı verilip, ardından itirazlardan sonra TV'den poziyonun tekrarı izlenilip, ayağın çizgide olmadığı görülüp, verdiğin kararı değiştirmiyorsan, burada kesinlikle bir art niyet vardır.

Son olarak ben Mavericks'in hala ağır bastığını düşünüyorum. Serinin belki de en kritik maçı bu maç. Eğer Dallas 3-1 yapabilirse, seri büyük ihtimal 4-1 biter. Eğer Portland 2-2'ye getirebilirse, hesaplar tekrardan yapılmaya başlanacaktır. 4. maç, bu akşam iyi sayılabilecek bir saatte, TSİ 00.00'da, yine Rose Garden'da.

Maçın Özeti:

20 Nisan 2011 Çarşamba

Blazers 89-101 Mavericks


Seri, American Airlines Center'da, dünkü oynanan maçla 2-0'a gelmiş oldu ve kafalar rahatladı, moraller de gayet iyi üstelik.

Hemen maçın öyküsüne gelelim. Portland maça iyi, Dallas da bir o kadar kötü başladı. Şutlar bir türlü girmedi ve Blazers çok daha derli toplu bir oyun ortaya koyuyordu fakat ilk periyodun sonunda yakalanan 10'a 2'lik seri ile Dallas kendine geldi. 2. yarıda ise çok daha olumlu bir oyun ortaya koydu diyebiliriz takım. İyi hücumun yanına, iyi savunma da eklenince maç geldi. Son çeyrek Dallas'ın Portland'a ilk maça benzer bir şekilde sadece 17 sayıya izin verip ve saha içinde 4/10 isabette tutması da savunmanın çok iyi seviyede olduğunu gösterir nitelikte. Ayrıca takımın 2. yarıda hiç top kaybı yapmaması ise çok ama çok önemli bir istatistik bana göre. Portland'ın da yaptığı top kayıpları farkı yaratan en önemli faktördü.

Kidd ile başlayalım performanslara. Şu ana kadar kuşkusuz mükemmel bir seri geçiriyor. İlk maçtaki harika performansından sonra, dün de her ne kadar 2. çeyreğin başından sonra biraz vites küçültse de 18 sayı atarak skora önemli katkı yaptı. Nowitzki ise yine ilk maça benzer bir şekilde çok tutuk başladı maça fakat son periyotta oyuna fazlasıyla ağırlığını koyarak 33 sayı kaydetti ve maçı Dallas'a getirdi.

Bunların yanında gecenin asıl sürprizi Peja Stojakovic'ti desek yanlış söylemiş olmayız herhalde. Dallas'ın en önemli problemlerinden birinin Nowitzki'ye destek çıkacak oyuncunun olmaması olarak gösteriyoruz hep. Bu alanda Kidd'in yanına, dün gece Peja da eklendi. 5/10 üçlük isabetiyle, playoff kariyeri boyunca kariyerinin en iyi üçlük performansına imza atmayı başardı. Benchten gelerek 21 sayı kaydetti. Ek olarak, Mavericks'in dün gece benchten aldığı katkı ise tam 39 sayı.

Boyalı alanda biraz daha varlık gösterebildi bu gece takım çok iyi olmasa da yine. LaMarcus'u biraz daha iyi savundular diyebilirim. En azından yüzdesi ilk maçtaki gibi değildi. Chandler içeriden sayı bulmakta yine sıkıntı çekiyor. Kidd'in paslarıyla çok fazla beslenemiyor. Haywood da bildiğimiz Haywood gibi. Kariyer serbest atış yüzdesi %60 olan bir oyuncunun, kontrat aldıktan sonra yüzdesinin %36'ya kadar gerilemesinin açıklamasını yapmaya gerek var mı? İsabeti geçtim, top potaya bile saçma sapan gidiyor. Şu ana kadar seri boyunca 0/6, bakalım ne zaman isabet bulacak. Bir de Rick Carlisle'ın, Corey Brewer'ı rotasyona sokması gerektiğinden bahsediyordum hep, dün gece sadece 3 dakika oynama şansı yakaladı. Biraz daha fazla süre almalı.

Portland cephesinde ise Gerald Wallace bir önceki maça nazaran istatistik kağıdını dolduran iyi bir oyun oynadı. Fakat hala hazır olamayan Brandon Roy, seri boyunca şimdiye kadar varlık gösteremedi. Çok da oynamıyor zaten, maçta sadece top kaybı hanesinde 1 rakamı var. 

Kafamız rahat bir şekilde Portland'a gidiyoruz. Nowitzki'ye skor anlamında destek çıkacak biri daha lazım diyoruz hep, 2. maç Kidd yine beklentilerin üzerinde oynadı yanında da sürpriz bir şekilde Peja ağırlığını koydu. Bu tip adamlar yine çıkıp elini taşın altına koyarsa, orada da kazanabilir Mavericks. Bir maç alabilirse takım orada, 4-1 bile bitebilir seri ama Portland'ın da kendi evinde kolay teslim olacağını sanmıyorum, bakalım. Önümüzdeki maç Perşembe gecesi, TSİ 05.30'da, Rose Garden'da.

Maçın Özeti:

19 Nisan 2011 Salı

Jason Williams


Belki de NBA'e gelmiş geçmiş en sıra dışı guarddır Jason Williams ya da nam-ı diğer White Chocolate. Maç içinde verdiği delice paslar ve yaptığı manyakça asistlerle seveni fazlasıyla vardı. Oyunu daha güzelleştiren, daha fazla izlenir kılan bir oyuncuydu. 1998 yılında lige girip, 2000'li yılların başında Sacramento Kings forması ile çok iyi bir çıkış yakalayıp, her ne kadar her zaman Lakers'a toslasalar da, Kings'i Divac ve Weber gibi isimlerle Batı'nın zirvesine taşıdığı günler hala hafızalarda. Ardından Memphis ile yine geçen güzel sayılabilecek yıllar, ardından 2006 Miami kadrosuyla kazandığı yüzük ve ardından düşüşe geçen bir kariyere sahip Williams.

Aslında çok disiplinsiz bir oyuncuydu Jason Williams. Hiçbir zaman potansiyelini kullanamadı, çok daha büyük bir oyuncu olabilirdi ama olmadı. Bu yönden Sergen Yalçın'a fazlasıyla benziyor bence. Bugün yaptığı bir açıklama ile basketbolu bıraktığını söylemiş. Artık eski Jason Williams olmasa da üzülmedim değil. Aslında beni daha çok üzen, onu bir kez bile All-Star maçında izleyememiş olmamız diyebilirim. O maçta yapacağı asistlerle çok entresan şeylere, görsel bir şölene imza atabilirdi, olmadı. Neyse bundan sonra yolu açık olsun, umarım yine basketbolun içinde olur. Aşağıda da kariyerinden ve asistlerinden derlenen bir video mevcut.

17 Nisan 2011 Pazar

Blazers 81-89 Mavericks


Dün gece başladı playofflar. Çok da iyi maçlar oynandı. Dallas Mavericks ise AAC'de oynadığı playoff ilk tur ilk maçında, Portland'ı 89-81 ile mağlup ederek seride 1-0 öne geçti.

Maçın öyküsüne gelelim hemen. Beklenildiği gibi Rodrigue Beaubois ilk 5'teki yerini kaybederek, yerini DeShawn Stevenson'a bıraktı. Maç kafa kafaya gitti sayılır, ve yine beklediğimiz gibi az farkla ve düşük skorla geçen bir maç izledik. 

Çok iyi bir oyun ortaya koyduğunu söyleyemeyiz Mavericks'in. İlk çeyrek kafa kafaya gittikten sonra, 2. çeyrek Dallas savunması ile öne fırlamayı başardı. Yapılan yardım savunmaları sonucunda, Portland'ı 2. çeyrekte sadece 15 sayıda tutmak güzel. 3. çeyrekte ise rezil bir oyun oynandığını altını çizmem gerek. Arka arkaya 10 hücumdan boş dönüldü. Son çeyrek ise yapılan güzel geri dönüş galibiyeti getirse de bu oyun devam ederse fazlasıyla sıkıntı çekilebileceğini söylemek pek zor değil. 

Hücumda son derece sınırlı bir oyun ortaya koydu Dallas. Boyalı alandaki sıkıntı devam ediyor. Fazla üretken olmadı maalesef takım orada. Fazlasıyla şuta dayalı bir oyun oynandı ve bugün şutlar girdiği için maç geldi. Öne çıkan isimlere gelelim. Dün gecenin yıldızı Jason Kidd'di herhalde. 24 sayı kaydetti ve son 6 yıldaki en yüksek sayısına ulaştı. 6/10 üçlük isabetiyle playoff rekorunu kırıp %60'ı bulmak etkileyici olsa da Kidd'in her maç bu performans ile şut sokup, Nowitzki'nin skor anlamda partnerliğini yapabileceğini ön görmek hayalcilik gibi duruyor. Belki önümüzdeki maç yine çıkıp böyle atabilir ama bir noktadan sonra her maç bu şutların gerisi böyle gelmeyecektir. Kidd'e nazaran Terry, Marion hatta Barea skor yükünü daha fazla sırtlamalı diye düşünüyorum. Nowitzki'nin de tutuk bir oyun ortaya koyduğunu söylemek lazım. 28 sayı, 10 ribaund'ın zaten Dirk'in playoff rakamları olsa da 28 sayının, 20'sinin serbest atışlardan gelmesi, skor anlamında tutuk bir maç oynadığının göstergesi. Fakat yine en fazla ihtiyaç duyulan yerde çıkıp maçı getirmesini bildi. 28 sayısının da 18'i son çeyrekte geldi. 

Dallas'ın boyalı alanda sıkıntısı var dedik. Dallas pota altından 18 sayı bulurken, Portland 46 sayı buldu buradan. Özellikle Mavericks pota altını fazlasıyla seven LaMarcus Alridge, yine etkili bir oyun ortaya koydu. Bu noktada Chandler iyi savunmaya çalıştı diyebilirim ama biraz daha fazla etkili olabilir keza Haywood da. Ayrıca Barea oyunda olduğu zamanlar içeriye yüklenip, Blazers savunmasını delmeye çalıştı. Bu işi mesela Shawn Marion da daha fazla denemeli, o da bugün kayıptı denebilir.

Son olarak Rick Carlisle'ın, Portland kısalarını savunurken Corey Brewer'ı kullanmasını bekliyordum ancak hiç oyuna almadı. Bana göre kullanmalı, savunma konusunda fazlasıyla katkı verebilir bu seride. Özetle seride 1-0 öne geçmek her şeye rağmen çok güzel. Dirk'in yanında bir kaç oyuncu da skora yarım edip, boyalı alanda Dallas bu kadar pasif kalmazsa 2. maçı da alabilir takım ancak yine benzer bir senaryo ile maç izlersek seri 1-1'e de gelebilir. 2. maçı da alıp, stressiz bir şekilde seriyi Portland'a taşımak en iyisi olacaktır hem kafaların rahat etmesi hem de zaten senelerin getirdiği zayıf olan özgüvenin kırılmaması için. Serinin 2. maçı Salı gecesi 04.30'da yine AAC'de.

Maçın Özeti:

16 Nisan 2011 Cumartesi

Mavericks vs. Blazers | Here We Go !


Sonunda playofflar geldi. Müthiş mücadeleler bizleri bekliyor. Peki bizim Mavericks playoffta ne yapar? Nereye kadar gideriz, Portland serisinin gidişatı nasıl olur? Hepsine teker teker aşağıda değinmeye çalışalım.

Öncelikle Dallas'ın playoff mazisine değinmemiz gerek sanıyorum. Son 11 yılda +50 galibiyet alıp, playofflarda 2003 ve 2006 yıllarını bir kenara koyarsak, Mavericks her zaman için beklenilenin altında kalarak, dönem dönem de çok büyük hezimetler yaşadı bu geçen süre içerisinde. Özellikle son 5 yılda playofflara girerken, genelde ilk 4 sıradaydı takım. (İstisna olarak sadece 2008 var, 7. sıradan girmişlerdi.) Ve hemen hemen her yıl, Batı'da son 4 sıradan playoff yapan takımların, ilk turda en fazla eşleşmek istediği takım kuşkusuz Dallas Mavericks oluyor beklentilerin altında kalmasından dolayı.

Bu seneki serilere baktığımızda en zevkli ve çekişmeli serinin Thunder-Nuggets eşleşmesi ile Mavericks-Blazers eşleşmesi olacağını söyleyebiliriz rahatlıkla. Eşleşme belli olduğunda aklıma hemen iki takımın 2003 playofflarında ilk turdaki eşleşmeleri geldi. O yıl da Nash-Finley-Nowitzki'li Mavericks ile Rasheed-Derek Andersonlı Portland arasında müthiş bir seri yaşanmış, Dallas seriyi 3-0'a getirmesine rağmen, Portland mükemmel bir geri dönüşe imza atarak durumu 3-3 yapmış ve saha avantajı elinde olan Dallas, zor da olsa seriyi 4-3 ile geçmeyi başarmıştı.

Tabii o yıldan sonra tam 8 NBA sezonu geçti, birçok oyuncu değişti. Şu anki kadrolara ve eşleşmelere baktığımızda ise serinin yine ilginç ve çetin geçeceğine dair sinyal veriyorlar gibi. İlk önce kısalardan başlayalım. Portland'ın Andre Miller, Brandon Roy, Wesley Matthews, Rudy Fernandez ve sezon ortasında takasla aldıkları Gerald Wallace gibi oyuncuları, Mavericks backcourtuna karşı fizikli kalıyor, bu Dallas için önemli bir handikap. Dallas'ın kısa rotasyonuna bakarsak, fena değil fakat öyle çok da mükemmel olduğunu da söylemek güç. Jason Kidd gibi her ne kadar ayakları yavaşlamış biri olsa da sürücü koltuğunda, Jason Kidd, Jason Kidd'dir. Güvenim tam ona karşı, elinden gelenin en iyisini mutlaka yapacaktır. Güvenmediğim isim ise açık ara Jason Terry herhalde. Hemen hemen her sezon playofflarda sinen, ortaya yürek koyamayan bir oyuncu oldu Terry. Caron Butler'ın yokluğunda, Nowitzki'nin yanında en fazla sivrilmesi gereken oyuncu kesinlikle o olmalı. Ama bunu yapabilecek mi bu sene? Yine şüpheli olduğumu söylemeliyim, umarım beni yanıltır. Umutlu olmamama neden olan küçük bir istatistik vereyim, durumu çok daha net ortaya koyacaktır. Terry'nin son 5 yıldaki, Mavericks'in elendiği son maçlardaki performansı...

Finals Game 6 -- 16 points, 7-25 FG 
Game 6 2007 First Round -- 13 points, 6-14 FG 
Game 5 2008 First Round -- 13 points, 4-11 FG 
Game 5 2009 Second Round -- 11 points, 4-13 FG 
Game 6 2010 -- 2 points, 1-7 FG 
Average -- 11 points, .329 FG

Kısa rotasyonundan geriye kalan isimler ise, JJ Barea, DeShawn Stevenson, Rodrigue Beaubois, Shawn Marion, Corey Brewer ve Peja. Beaubois döndüğünden beri ritm bulamadı bir türlü ve Rick Carlisle onu benche çekecekmiş playofflarda ve bana göre doğru olanı da yapıyor. İyi ceza şutlarına ve iyi ceza şutlarına sahip olan Stevenson sezon başında ilk 5'te görev aldığı yerine tekrardan geri dönecek böylece. Bunların yanında, Shawn Marion'ın da Gerald Wallace karşısında ortaya koyacağı performans çok önemli. Kısalarla alakalı son birkaç şey yazarsam, Gerald Wallace ve bu sezon önemli bir çıkış yakalayan Wesley Matthews savunmak öncelikli yapılması gereken şey. Tabi şimdi fark ettim yazmamışım hiç Nicolas Batum gibi bir oyuncuyu da unutmamak gerek. Rick Carlisle mutlaka ama mutlaka bu fizikli kısalara karşı Corey Brewer'ı, kesinlikle kullanmalı. Eski sağlığında olmayan Brandon Roy'dan ise çok fazla çekindiğimi söyleyemem.

Gelelim uzunlara. Öncelikle şunu söylemek lazım Dallas'ın öyle aman aman boyalı alandan sayı tehdidi yok. Bulunan sayılar olarak Kidd-Chandler ikilisinin alley-ooplarını, biraz Marion'ı, biraz da genelde orta mesafeden, şuta dayalı oynayan Nowitzki'yi sayabiliriz. Nowitzki demişken, karşısında LaMarcus Alridge olacak. Oyun içinde de Gerald Wallaca'la da mutlaka eşleşecektir. Gerald Wallace karşısında zorlanabileceğini düşünüyorum fakat yine playoffta klasik ortalamaları olan +25 sayı, +10 ribaundu bulacağını düşünüyorum, bulamasa bile bu istatistiklere yakın oynayacaktır. Portland pivotlarına baktığımızda artık sakatlığın kitabını yazan Greg Oden'ın yokluğunda elde yaşlı Marcus Camby'nin olduğunu görmekteyiz. Her ne kadar yaşlı da olsa Camby savunmada önemli bir tehdit olacaktır. Dallas'ta ise sezon başından beri yatan Brendan Haywood'un artık playoff zamanının geldiğini hatırlaması ve geçen sezonki oyununu hatırlayarak ortaya bir şeyler kesinlikle koyması gerekmekte Dallas'ın zayıf karnı olan boyalı alandan.

Neresinden bakarsak bakalım, çok ama çok zevkli bir seri olacağı aşikar. Eşleşmeler dengeli gibi duruyor kağıt üzerinde. Bu dengeyi yıkacak ufak detayları yakalayan taraf seriyi geçecek diye düşünüyorum. Maçları kim kazanırsa kazansın, skorlar arasındaki farkın az ve 2 takımın da iyi savunma takımları olduğunu göz önüne aldığımızda maçların düşük skorlu olacağını beklemekteyim. Nowitzki'nin yanında bir oyuncunun daha skor anlamında elini taşın altına kesinlikle koyması gerek. Yoksa takım bir kez daha ilk turdan sonra tatile çıkar, orası da net.

İlk 2 maç içeride, bu 2 maçı kesinlikle almalı Mavericks. İçeride alınacak bir mağlubiyet, senelerin getirdiği özgüven eksikliğini daha da arttırıp, bir hüsrana daha sebep olabilir. Dallas iyi bir deplasman takımı, dışarıda bir maç alıp, 6. maçta işi bitireceğini düşünüyorum fakat 7. maça uzaması da kuvvetle muhtemel serinin. Yine de çok dengeli bir eşleşme, küçük detaylar serinin kaderini belirleyecektir. Şansların %60'a, %40  Dallas lehine olduğunu düşünüyorum fakat Portland da turu geçerse bir çok kişi bu sonuca şaşırmaz. Ancak Dallas buna artık bir sezon daha izin vermemeli. İlk maç, bu gece American Airlines Center'da, 04.30'da. Yolumuz açık olsun...

7 Nisan 2011 Perşembe

İlk 5 Mi, Bench Mi?


Rick Carlisle'ın bu sezon hala rotasyonu tam oturtmaması en büyük sorunlardan takım içindeki. Çok farklı 5'lerle sahaya çıktı bu sezon Dallas Mavericks. Özellikle Shawn Marion'ın hala bench oyuncusu mu yoksa ilk 5 oyuncusu mu olduğunu çözemedim. Yerel sitede haberlere göz atarken Marion ile alakalı ilginç bir istatistiğe denk geldim. Amerika'daki basının istatistik delisi olduğunu biliyoruz ama yine de birazdan vereceğim istatistik, ortaya bir şeyler koyuyor sanki. Shawn Marion oyuna benchten geldiğinde, Dallas'ın derecesi 43-12, ilk 5'te oyuna başladığındaki derece ise 10-13. Bu 43-12'lik derecenin bir kısmında Caron Butler da vardı belki takımda ama yine de sanki benchten oyuna girmesi daha hayırlı gibi.

Bu arada Caron Butler demişken. Hiç ses soluk yoktu onda da, dün Carlisle bir açıklama yaptı. Bilindiği üzere playofflara dönme ihitimalinden söz ediliyordu sakatlığının ilk zamanlarında fakat Carlisle'a göre pek de olası gözükmüyor hatta çok çok uzak ihtimal gibi.

Nuggets 104-96 Mavericks


Son 4 maçını kaybediyor Dallas Mavericks. Playoff öncesi takım iyi sinyaller vermiyor ve biraz da moral bozukluğu var gibi, tabii bir de yorgunluk. Yaşlı bir takımız öncelikle, artık hata vermeye başladı takım bu nedenle Carlisle ağır abilerin ya süresini azaltıyor ya da oynatmıyor. Dün de ilk 5'ten Jason Kidd ve Tyson Chandler yoktu. Tyson Chandler'ın kuyruk sokumunda hafif bir ağrı olduğu için oynayamadı ama önemli birşeyi olduğunu sanmıyorum. Kidd ise bu sezonun başından beri ilk kez maç kaçırdı fakat onun oynamama nedeni sadece dinlenme amaçlı.

Maçta, pek fazla şans bulamayan isimler kendilerini gösterme fırsatı buldular biraz. Box-Score'a bakınca, Brendon Haywood'un 19 ribauntu bularak, bu alanda sezon içindeki en yüksek sayısına ulaşsa da, benim esas dikkatimi çeken bu sezon rezalet FT oranı tutturan Haywood'un, dün gece 1/6 atması. Bunun yanında, Kidd'in olmadığı bir maçta Carlisle'ın neden hala Beaubois'yı 19 dakika süre verdiğini anlayamıyorum. Ya da Stevenson'dan sadece maçın başında 5 dakika oynatarak ne bekliyor bilemiyorum. Ben olsam şu kalan maçlarda Beaubois'yı biraz özgür bırakır, fazlasıyla da süre verir, neler yapabileceklerine bakarım.

Sezonun artık son 1 haftasına girmek üzereyiz. Önümüzdeki hafta playofflar başlayacak ve önümüzde sadece 4 tane normal sezon maçı kaldı. Belki bu saatten sonra bu kalan bu 4 maçın önemli olmadığı düşünülebilir fakat Thunder ile Mavericks'in arasında sadece 1 maç kaldı. Sezon içindeki maçlarda Mavericks üstün olsa da, Thunder'ın grubunun lideri olduğunu düşündüğümüzde, olası bir galibiyet eşitliğinde, Mavericks 4. sıraya düşmüş olacak. Bu da şu anki tabloda ilk turda New Orleans yerine, Denver ile, turun geçilmesi halinde Lakers yerine Spurs ile oynamak anlamına geliyor. Önümüzdeki maç Cuma gecesi, TSİ 03.30'da, AAC'de Clippers ile.

Maçın Özeti:

2 Nisan 2011 Cumartesi

Mavericks 82-110 Lakers


Bloga son maç yazısını bir Lakers maçı öncesi atmıştım, aradan geçen günlerden sonra yine başka bir maç yazısına Lakers ile devam ediyoruz. Bloglar kapandığı ve kaldığım yerin interneti zıvanadan çıktığı için maalesef biraz uzak kaldım buradan ama yavaş yavaş her yoluna giriyor gibi yaklaşan playofflar öncesinde. Yola giriyor demişken, peki Mavericks'de her şey yolunda mı? Orası işte karışık biraz. 

12 Mart'ta American Airlines Center'daki maçı Dallas 96-91 kaybetmişti Lakers'a karşı hatırlayacağınız üzere. Maçın içeride kaybedilmesi bir yana, maç bir mesaj maçı olduğu için kaybedilmesi gerçekten pek de hoş olmadı. Üstelik Kobe'nin pek gününde olmadığı bir maçta, pota altında Gasol ve Bynum ikilisine Mavericks'in cevap verememesi esas önemli sorundu bana göre. O günden bu yana oynanan maçlarda Dallas'ın derecesi kağıt üzerinde fena değil. Fakat bu periyotta, içeride kaybedilen Spurs maçı da sıkıntı. Esas rakiplere karşı, ligin sonlarında galibiyet alamamak playofflar öncesi alarm olarak algılanmalı.

Gelelim Perşembe gecesi Los Angeles'ta oynanan maça. Açıkçası tansiyonu çok ama çok yüksek bir karşılaşma oynandığını belirtmek lazım sanırım. Tansiyonun bu kadar yükselmesinin tabii ki en büyük nedeni sezon boyunca birbirlerine laf sokma yarışına giren Mark Cuban ile Phil Jackson diyebiliriz. Onların birbirlerine durmadan sallamaları, geçtiğimiz geceki maçı bu hale getirdi ve bu laflar oyucuların ve taraftarların da iyice dolmasına neden oldu sanıyorum.

Maçta birçok oyuncu oyundan atıldı. Atılmalarının nedeni ise Steve Blake ile Jason Terry arasında, Terry'nin başlattığı olay. Pozisyonda Terry'nin, Blake'i kasti şekilde itmesinin ardından ortalık karıştı.. Sezon başından beri rahat durmayan Matt Barnes ve Brendan Haywood da olaya dahil oludu ve 4 oyuncu oyuncu oyundan atıdı ve bu olaydan kısa bir süre sonrada Shannon Brown, Cardinal ile yaşadığı pozisyondan sonra oyundan atılıp, bu sayıyı 5'e yükseltti. Bunlara ek olarak, NBA maçlarında pek de rastlamadığımız bir şey yaşandı. Bir taraftar, Dallas benchinin arkasından sahaya doğru hızla koşarak, girmeye çalışırken görevliler tarafından engellendi. Hedefi Dallas benchimiydi ya da sahadaki bir oyuncu muydu tam olarak bilmiyorum. 

Biraz da basketbol konuşalım. Nowitzki haricinde etkili olan bir oyuncusu yoktu Mavericks'in. Lakers bir önceki maçın kopyasını yaparak, yine pota altında Gasol ve Bynum ile epey etkili oldu. Tyson Chandler bir yere kadar dayanabiliyor bu ikiliye karşı. Nowitzki haricinde, diğer oyuncuların da iyice sinmesi mağlubiyeti kaçınılmaz hale getirdi. İlginç ve acı bir istatistik vereyim bir de. Son çeyreğin başında skor 82-70 Lakers lehine olup da maçın 28 sayıyla bitmesi gerçekten enteresan. Hatta daha fenasını söyleyeyim, maç 90-78'ken ve maçın bitmesine 8.20 dakika varken, Dallas'ın son 8 dakikada sadece 4 sayı bulması gerçekten trajikomik...

Herşeye rağmen de arka arkaya 11. sezon +50 galibiyet alarak playofflara kalmak kuşkusuz başarılı bir sonuç olsa da bunun devamını playofflarda getirebilecek bir bu sezon Dallas peki? Batı'nın zirvesindeki playoff sıralaması nasıl olacak daha belli değil fakat Dallas'ın yeri garanti gibi. 3. sırada giriyoruz büyük ihtimal. San Antonio'nun sakatlıklarla topallayarak gitmesi ve Lakers'ın çok formda gelmesiyle Spurs ile Lakers arasındaki maç sayısı 1.5 şu an itibariyle. Yaklaşık 7 maç kaldığını da düşünürsek ve Spurs ile Lakers'ın bir daha oynayacağını göz önünde bulundurursak ben Lakers'ın 1. sıraya çıkabileceğini düşünüyorum. Ki çıkmasını da şu an için istemekteyim. Şu tabloda, bu oyun şablonu değiştirmeden ya da Carlisle yapıcı bir çözüm bulmadan Mavericks'in Lakers'ı elemesi bir yana, ben 2 maç alabileceğini düşünmüyorum. 5 maçta biter seri. İlk turu kazasız belasız geçebildikten sonra, Spurs ile oynamak daha akıl karı gibi duruyor şimdilik. Önümüzdeki maç, TSİ bu akşam 05.30'da, Warriors ile Oracle Arena'da. 

Maçın Özeti: