Dün gece, Dallas Mavericks'in senelerdir yaşadıklarından sonra tam olarak ayağa kalktığı gündü desek sanırım yanılmayız. Geçtiğimiz yılın şampiyonunu süpürmek, her baba yiğidin harcı değildir. Hepsinin teker teker yüreğine sağlık. Böyle büyük bir sevinci en son 2006 Batı Konferansı Finali'nde yaşamıştık herhalde. Süpürmek de kaymağı oldu, 2011 Batı Konferansı Finali için rakibimizi beklemeye başladık artık.
Bu kez Lakers cephesinden başlamak istiyorum yazıya, sonra Dallas'a gelelim. Dallas gerçekten mevcut kadro ile optimum basketbolu oynamaya çalıştı ve büyük oranda da başardı bunu. Fakat seri boyunca tam tersi şekilde oynayan bir Lakers izledik. Bunun nedenlerinin ne olduğunu Lakers'ı çok fazla takip etmediğim için bilemiyorum ki Lakerslı arkadaşlar hala şokta ki biz Dallaslılar olarak bile hala inanmış değiliz şu süpürmeye. Seride ayakta bir nebze olsun kalabilen Kobe Bryant, Andrew Bynum ve benchten gelerek biraz katkı vermeye çalışan Shannon Brown vardı. Takımın geri kalanı ise koca bir 0'dı. Gasol yokları oynadı, Artest de öyle. Nowitzki'yi hiç ama hiç savunamadı bu ikili. Nowitzki'yi savunalım derken, takımın geri kalanını da unuttular. Çok rahat şut kullandı Mavericksli oyuncular. Bunların üzerine Dallas'ın boyalı alana gömülmesiyle, seri öncesinde belirttiğim gibi dış atışlardan hiç başarılı iyi olamayan Lakers, rezalet üçlük attı. Şunu söylemem lazım, son 2 senenin şampiyonu böyle oynayamaz, kaldı ki NBA'in en kaliteli kadrolarından birine sahipler hatta bence en iyi kadroya. Ayrıca Lakers'ı ve Phil Jackson'ı da gram sevmem. Ama en azından büyük saygı duyarım kendisine. 11 şampiyonluğu olan bir koç da böyle veda etmemeliydi NBA'e. İlk defa bir takımı süpürüldü. Yerine muhtemelen yardımcısı Brian Shaw geçecek. Gasol+Bynum = Dwight Howard dedikodularıyla dolu, hareketli bir yaz onları bekliyor olacak bu sene.
Gelelim Dallas'a ve dün geceki maça. Açıkçası dün geceki maç çok özel bir maçtı. Geçen yılın şampiyonu Los Angeles Lakers'ı süpürmek bir yana, seriyi 4-0'a getiren maçı 112-86'lık galibiyetle, 36 sayı fark atarak, çok ağır bir darbeyle aldı takım. Dallas seri boyunca, haddini bilerek, sahaya çok iyi yayılarak, ne yapacağını bilerek ve herşeyden önemlisi her zaman doğru şutu bularak oynadı. Rick Carlisle elindeki mevcut kadroyu optimum şekilde kullanmayı çok iyi bildi. Takım da deplasmanda 2-0 öne geçtikten sonra bile, hiç bir zaman rehavete girmedi. Mükemmel bir seri geçirdik kısacası.
Dün akşamki performanslara gelelim. Çok çılgınca istatistikler ortaya çıktı. Hayatımda gördüğüm en muhteşem bench performansıydı belki de ve bir takımın benchinin oyunu bu kadar domine ettiğini hatırlamıyorum. Lakers takımının tamamı 86 sayı atarken, Mavericks benchi tek başına 86 sayı kaydetti. Benchten gelen Terry, Peja ve Barea'nın toplam kaydettiği sayı 75'ti! Terry ile Peja toplam 16 üçlük denedi, 15'i isabetliydi. Ayrıca toplamda 20/32 üçlük bularak, takımca bulunan isabetlerde playofflardaki rekor egale edildi. (Daha önceki 20 üçlük atan takım; 1996'da Rockets'a karşı başaran Supersonics) Zaten bu, durumun ne kadar uç noktada olduğunu gösteriyor. Terry 9/10 üçlükle 32 sayıyı buldu ve o da NBA Playofflarında bir maçta, bir oyuncu tarafından bulunan üçlük sayısını egale etti. Maçın son bölümünde, Rick Carlisle Terry'e hiç şans tanımadı açılan farkla beraber. Maç sırasında MM ve KK da eleştirdiler bu durumu ki ben de katılıyorum, en azından rekoru kırması için şans tanınmalıydı diye düşünüyorum. Gelelim diğer öne çıkan oyuncuya, Peja'ya. 6/6 üçlük isabeti ile beraber, benchten gelerek tam 21 sayı üretti o da. Bir nevi 2002 yılının intikamını ağır şekilde aldı Lakers'tan. Bitti denilen, kimsenin yüzüne bakmadığı, sakatlıklarla başı fazlasıyla belaya girmiş bir oyuncunun, yeniden ortaya birşeyler koyabilmesi en azından uzmanı olduğu konuda hala çok önemli bir isim haline tekrardan gelmesi takdire şayan. Hatta bir ara, transition hücumda geriye koşup top falan çalması falan acayipti gerçekten.
Bu takımda Kidd gibi lider olduktan sonra bazı şeyleri düşünmemek lazım. Adamın her hareketi tecrübe. Kobe'ye karşı, 38 yaşında olmasına rağmen Dallas'taki en etkili savunmayı yapması, onun ritmini bozması falan gerçekten şapka çıkartılacak cinstendi. Savunma bilgisi, nerde ne yapılması gerektiğini çok iyi bilmesi onu yaşayan efsane yapıyor. Çok ama çok büyük ! Bunların yanında bir teşekkür de Porto Rikolu Barea'ya geliyor. Mangal gibi yüreği var valla. Takımda içeri penetre eden ender isimlerden. Lakers'ın boşluklarını çok iyi değerlendirdi. Maçın sonlarında, karaktersiz Bynum'un darbesinden sonra sakatlansaydı gerçekten çok üzülürdüm, neyseki bir sorunu yok.
Diğerlerine gelelim. Tyson Chandler'ın bu takımın ruhu, savaşçısı. Ya da futbol terimiyle savunmanın belkemiği. Belki sırtı dönük oyunu, orta mesafe şutu ya da herhangi bir hücum tehditi yok alley-oop yapmaktan başka fakat savunmadaki gücü, direnci, dinamizmi yeter de artar. Brendan Haywood da kendini toparlayanlardan oldu. Chandler'a iyi bir altenatif isme dönüştü, iyi yedekledi diyebiliriz onun için de. Son olarak Nowitzki ile alakalı birkaç kelam edelim. Sahada olduğu zaman herşey çok daha güzel oluyor. Atamayacağı şut yok zaten. Gasol'u de denize döktü. Özellikle yaptığı asistler, boş adamları bulması çok dikkat çekiciydi. Savunma ona yoğunlaştığı an hemen boş adamı görüp, bütün dengeleri alt üst etti. Ne desek az, çok büyüksün...
Mavericks'in özgüveni tekrardan yerine geldi bu seriden sonra. 1 haftalık bir dinlenme süresi var Dallas'ın önünde. Takım için iyi bir dinlenme ve eksikleri giderme fırsatı diyebiliriz. Konferans Finali için rakibini bekliyor artık takım. Grizzlies ya da Thunder, kim gelirse gelsin serinin bu kadar kolay olmayacağı çok net. Uzayan serilerde, playoff klişesi olan yorgun gelecekler muhabbetinin bu 2 takım geçerli olacağını sanmıyorum ayrıca. İkisi de çok dinamik takımlar, koymaz bence. Blazers serisinden sonra, üzerine koyarak Lakers serisini de geçmeyi başardı takım. Önemli olan daha da üzerine koyarak gitmek bundan sonra. Sene başında, sezon içinde, playofflar başlarken takımın limitinin belli olduğu söyleyip durduk hep. Açıkçası yanıldık. Caron Butler'ın sezonu kapamasından sonra iyice umutsuzluğa kapıldık. Belki de her işte bir hayır vardı, bilemiyorum. Butler sakatlanmasa, belki de Peja gelmeyecekti ve Peja'nın üstlendiği rolü ne kadar yerine getirirdi ya da playofflar başında Beaubois sakatlanmasa Barea'nın oyunu bu tarz olur muydu ayrı bir tartışma konusu olsa da, öyle ya da böyle doğru oynamanın yolunu, olumsuzluklardan kazançla çıkmayı bir şekilde buldu takım. Mavericks kimliğimi bir tarafa koyuyorum, sadece kariyerinin son virajında olan Kidd ve yavaş yavaş oraya doğru gelen Nowitzki'nin bu mükemmel kariyerlerine bir yüzük eklemelerini istiyorum. Ve Dallas Mavericks'in önüne bundan daha güzel bir fırsat gelemez. Şampiyonluk konuşmak için daha erken, fakat şampiyonluk için sadece 8 galibiyet kaldı, olmayacak iş değil gerçekten. Gönül de tabii 2006'nın hesabını kapatmak için Miami'yi istiyor. Neyse öncelikle Konferans Finali var. Gerisini sonra konuşuruz. Yolumuz açık olsun...
Maçın Özeti:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder